Beyaz tülbent…“Barış Anneleri” ile sadece sıradan Kürt kadınının baş örtüsü olmayı aşar ve politik bir anlama bürünerek barış aktivizminin sembolüne dönüşür.
Bugün söz konusu bezlerin çoğu hijyen, kullanım kolaylığı ve değişen tüketim alışkanlıkları gibi nedenlerle kullan-at hale gelmiş ya da şekli, adı; markası, rengi ve muhteviyatı ile değişmiş olsa da bakım nesneleri olma özelliğini koruyorlar.
Kapitalizmden önce savaşlarda tarafları ayırmanın aracı olan bayrak, kapitalizmin doğuşuyla birlikte önce modern devletlerin egemenlik göstergesine dönüşmüştür.
Deyim yerindeyse Türkiye’de bisikletin yıldızı cumhuriyet döneminde parlar. Erken cumhuriyet eliti, futbol gibi “yararsız” bulduğu sporlar yerine, dağcılık, atıcılık, atletizm, bisiklet gibi “yararlı” sporları destekler.
Esasında “boru”nun şekil ve işlevsel niteliklerine etimolojik ve semiyolojik olarak ve toplumsal cinsiyet açısından değinmek, yüz yıllık cumhuriyet dönemi ötesinde, insan-insan, insan-çevre ilişkisinin dönüşümüne dair ipuçları veriyor.
Modern dünyada başörtüsü, yasaklar ve bu yasaklara ilişkin siyasi tartışmanın başlıca bağlamı din ve inanç özgürlüğüdür. Bu açıdan, başörtüsü tartışmasının odak noktası kamusal alana ilişkin kuralların hangi kaynaklara, ne ölçüde dayanılarak belirleneceğidir.
O yalnız erkeklerin süreceği Toroslar, yollar ve yıllar boyunca isimleri alt alta sıralanmış Kürtlerin üstüne sürülecekti ve nihai hedef veya fantezi, dağların zirvesine park etmekti. Bunun için beyaz Toroslara her yol mübah görülmüştü.
Bastonun tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. Mitolojide tanrıların tanrısı Zeus’un elinde tuttuğu asa ve Hz. Musa’nın denizi yardığı ünlü asa gelir aklımıza ilk olarak.