Doğada var olan bir bitkinin geçirdiği kimyasal ve teknik dönüşümler sonucunda biçim alan, şeker dediğimiz o hoş, ince, bembeyaz toz nasıl oldu da “olağan” ve “çok” tüketilen bir besin ve çeşni maddesine dönüştü?
İmgesine sinmiş kesif kokulara, tanımlarından sızan ekşi sulara rağmen çöpü eşeleyerek toplumu çözümlemek ve kültürü anlamak, kısacası tarih yazmak mümkündür.
Esasında “boru”nun şekil ve işlevsel niteliklerine etimolojik ve semiyolojik olarak ve toplumsal cinsiyet açısından değinmek, yüz yıllık cumhuriyet dönemi ötesinde, insan-insan, insan-çevre ilişkisinin dönüşümüne dair ipuçları veriyor.