ŞEKER
FATMA GENÇ

İÇERİK
CUMHURİYETİN ŞEKERİ: “PANCAR OLMASA İDİ, İCADI GEREKİRDİ”1
Şekerin Tanımı ve Etimolojik Kökeni

Sözlüklerde “şeker kamışı, şeker pancarı, patates, havuç, mısır, buğday vb. bitkilerin sap ve köklerinin öz suyundan veya nişastasından çıkarılan, birleşiminde karbon, oksijen ve hidrojen bulunan, beyaz, suda eriyen, mayalanabilen ve çoğu tatlı olan maddelerin genel adı” olarak yer bulan şekerin, M.Ö. ilk bin yılın ortalarından itibaren Hindistan’dan dünyaya yayıldığı rivayet edilir. Sanskritçede çakıl ya da kum anlamına gelen śarkarā kelimesinden türediğine inanılan şeker (Mintz, 1996: 57),2 Arapçada sukker, Farsçada şakar olarak adlandırılır. Şekerin yolculuğunun seyri, Batı dillerindeki adlandırmasını da belirler. Fransızcada sucre, İngilizcede sugar, İtalyancada zucchero, Almancada zucker olarak isimlendirilir. Türkçeye de Farsçadan “şeker” olarak geçtiği düşünülür (Akıltepe, Malkoç & Molbay, 1964).

Şekerin, şeker kamışı (saccharum officinarum) ve şeker pancarı (beta vulgaris/saccharifera) olmak üzere iki kaynağı vardır. Şeker kamışı, bin yıldır, belki de daha uzun bir süreden beri, başlıca sakkaroz kaynağı iken, şeker pancarı ve şeker pancarından şeker üretilmesinin tarihi 19. yüzyılın ortalarını bulur (Şentürk, 2020).

Şeker Kamışı: “Atlantik Okyanusu’nun, Afrika’nın Auschwitz’i”

Zenci tarlanın yanında
Yanki tarlanın üstünde
Toprak tarlanın altında
Kan bizden akıyor!3

Nicolas Guillen

Şekerin doğada var olan bir bitki iken meta haline dönüşmesi, tarihsel/toplumsal ilişkilerin dönüşümü sonucunda ortaya çıkmıştır. Dünyayı fetheden (Braudel, 2004: 203), “köleliği besleyen”4 (Mintz, 1996) bir bitki olarak şeker, dünya tarihindeki yolculuğu ve Batı Hint adalarındaki işletmelerde köle emeğine dayanan üretimi ile sanayileşme sürecindeki metaların ilk örneği kabul edilir (Standage, 2018: 13). Şeker kamışı plantasyonları, “köleliğin altın çağı” olarak anılır. Amerika’ya ve Avrupa’ya zorla getirilen Afrikalı köleler ve köleleştirilmiş Amerikan yerlileri Kızılderililer için şeker kamışı “soykırım” ile eş anlamlıdır. Kölelikle insanların özgürlüklerinden ve yaşamlarından olma süreçlerini Kızılderili romancı Jamaica Kincaid şöyle anlatır:

Kristof Kolomb’un dünyanın bu parçasında karaya çıkışından 12 yıl sonra, onun burada yaşadığını gördüğü 1 milyondan fazla insan öldürülmüştü. Buna ek olarak, Afrika’dan dünyanın bu parçasına yolculuk sırasında, gemilerden denize o kadar çok Afrikalı atıldı ki, Atlantik Okyanusu’nun, Afrika’nın Auschwitz’i olduğunu söylemek bir abartma olmaz (1991: 7-8).

Eduardo Galeano da şeker kamışının sadece insanlık için değil; toprak için de yıkıcı sonuçlarına dikkat çeker:

Şeker plantasyonlarında çalıştırılan köleler, 1867. Kaynak: Wikimedia []

Yıkıcı ve her şeye hükmeden büyük tarımsal mülkler, her şeyin bol bol çiçek açtığı yerlerde, geriye kısır kayalar bıraktı, toprağı yıkadı, aşındırdı. İlk başta, portakal ve mango plantasyonları vardı, ama bunlar kaderine terk edildi, şeker imalathanesi sahibinin evini çevreleyen meyve bahçeleri halinde küçüldü, sadece plantasyon beyaz sahibinin ailesi için ayrıldı. Kamış tarlaları açmak için, flora ile birlikte faunayı da harap eden ateş kullanıldı: Geyikler, yaban domuzları, tapirler (tapiridae), pacalar ve armadillolar ortadan kayboldu. Tümü şeker kamışı monokültürünün sunağında kurban edildi (Rizom Dergi, 2021).

Köle gemisinin güvertesinde: Joseph Swain gravürü, ca. 1835. Kaynak: Wikimedia []
“Memleketin Mühim Hedefi”: Şeker

Türkiye’de sermaye birikiminin yaratılmasının ön koşulu olarak tarımın ticarileşmesi belirlenmiştir ve şeker, erken cumhuriyet döneminde kalkınmanın sanayisini yaratacak tarımsal ürünlerden biri olarak görülmüştür.15 Şeker, “üç beyazlar” ve “üç karalar” sloganı etrafında öncelikler arasına alınır.6 Şeker sanayinin kurulması ve ziraatının yaygınlaşması, 1923 yılındaki İzmir İktisat Kongresi’nin gündem maddelerinden biridir. Bu çerçevede İzmir İktisat Kongresi’nde ekonomi politikalarında özel girişime öncelik veren, gerektiğinde de devletin destekleyici olduğu bir iktisadi model çerçevesinde şeker sanayisini yakından ilgilendiren maddeler kabul edilir.7 1925 yılında teşvik için “Şeker Fabrikalarına Bahş Olunan İmtiyâzât ve Muâfiyyât Hakkında Kanun” çıkarılır. Kanun ile şeker fabrikası kuracaklara vergi muafiyeti ve arazi sağlanması düzenlenir. Peşi sıra 1926 yılında Alpullu ve Uşak şeker fabrikaları kurulur.

Alpullu Şeker Fabrikası: “”Pancar silolarının su tazyiki ile tahliyesi”. Kaynak: Salt Araştırma / Fotoğraf ve Kartpostallar Koleksiyonu / AHKIR008 []
Uşak Şeker Fabrikası. Kaynak: Salt Araştırma / Fotoğraf ve Kartpostallar Koleksiyonu / AHUSA003 []
Cumhuriyetin “Hür Teşebbüsleri”: Şeker İşi Tatlı İş

Devlet, tüccar ve girişimci ilişkisinin inşa edildiği cumhuriyetin ilk yılları “milli burjuvazi” yaratma sürecinin öncelik olarak kodlandığı bir dönemdir. Bu süreci cumhuriyetin kurucu önderi Mustafa Kemal Atatürk şu sözlerle ifade eder:

Türkiye’de sınıflar yok. Türkiye’ de işçi sınıfı yok, çünkü gelişmiş bir sanayi yok. Bizim burjuvazimizi ise henüz burjuva sınıfı haline getirmek gerekiyor. Ticaretimiz çok cılız, çünkü sermayemiz yok. Yabancılar bizi eziyor. Benim amacım, ulusal ticareti kalkındırmak, fabrikalar açmak, yer altı zenginliklerini meydana çıkarmak, Anadolu tacirine yardım etmek, zenginleşmesini sağlamaktır. Bunlar, devletin önünde duran işlerdir. Biz bunları kanunlaştıracağız (akt. Şener, 2015: 195).

Devlet ve girişimci işbirliğinde “hür teşebbüsler”in ortaya çıktığı bu süreçte şeker, önemli bir aktördür. Teşebbüsler devrinde şeker sanayi kurma yönündeki girişimler, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk sanayi hareketlerinden biri olur. Sanayi teşvik kanunları ile Sanayi ve Maadin Bankası kurulur, mali yardımlarla şeker sanayisinin geliştirilmesine öncelik verilir (Akıltepe, Malkoç & Molbay, 1964: 22-23). Devletin maddi desteğini ve teşviklerini almak kolay olmadığında da, “iş bilen,” “iş bitiren” hür teşebbüs örnekleri sahneye çıkar. “Bizim Avrupalılar gibi fabrikalarımız olmalı,” şiarıyla Uşak’ta bir şeker fabrikası kurmaya girişen Mollazade Nuri Şeker, bu girişimcilerin ilk örneklerindendir.

Devlet ve devlet bankaları eliyle özel teşebbüsün güçlendirilmesi ve desteklenmesinin özel bir örneği de Alpullu Şeker Fabrikası’dır.8 Fabrika, yüzde 22 özel teşebbüs, yüzde 68 İş Bankası, yüzde 10 Ziraat Bankası ve Trakya İlleri Özel İdaresi eliyle kurulur. Devletin “tatlı bir girişimi” olarak sermayenin çoğunu üstlendiği bu ortaklıkta ilginç olan, özel teşebbüsün payı yüzde 22 ile sınırlı olsa da fabrikayı yönetme yetkisinin tamamının, kuruluş sözleşmesi ile özel teşebbüs tarafından güvenceye alınmasıdır. Tabii destekler ve ayrıcalıklarla…9

Devlet, Banka, Fabrika: Türk Şeker’de Güç Birliği

1935 yılına gelindiğinde şeker fabrikası sayısı dörde ulaşır.10 1929 Büyük Buhranı, maliyet artışları ve şeker pancarı ziraatının yeterince geliştirilememiş olması nedeniyle şeker sanayisi istenilen düzeyde gelişemez. Bu nedenle ilk elden 1934 yılında İktisat Vekâleti tarafından Uluslararası Şeker İstatistik Birliği Şefi Dr. Gustav Mikusch davet edilir, Mikusch’un hazırladığı rapor beklentileri karşılamayınca Şeker Rasyonalizasyon Komitesi11 oluşturulur. Şeker şirketlerinin tasfiye edilmesi, yeni bir şirket kurularak şeker fabrikalarının birleştirilmesi, ülkenin her tarafında aynı şeker fiyatının uygulanması ve pancar ile şeker üretiminin rasyonelleştirilmesi üzerine incelemeler yapan komite, inceleme sonucunu rapor olarak 1935 yılında İktisat Vekaleti’ne sunar. Bunun akabinde “İnönü Projesi” olarak da adlandırılan hükümet görüşüne göre, dört şeker fabrikasını içine alan 22.000.000 TL. sermayeli şirket kurulması, bu şirkete Ziraat Bankası, Türkiye İş Bankası ve Sümerbank’ın eşit hisse ile katılması kararlaştırılır ve 1935 yılında Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. kurulur (Polatoğlu, 2017; Özer, 2021).

Şeker fabrikalarının sayısının artışına dair hazırlanan propaganda afişi, 1958. Kaynak: Milli Kütüphane, Kitap Dışı Materyaller / 1954 AFİŞ 34
Şekerbank, 1956. Kaynak: Habil Akıltepe, Sabri Malkoç ve İhsan Molbay. Türkiye Şeker Sanayii ve Şeker Pancarı Ziraati. (Ankara: Mars Matbaası, 1964), Ek 2
Şekerbank’ın yurt dışında açılan ilk şubesinden, 1972. Kaynak: Şekerbank [Kurumsal İnternet Sitesi] / Hakkımızda []

1950’li yıllarda ithal ikameci sanayileşme stratejisine bağlı olarak iç pazara ve yerli tarımsal girdilere dayanan hızlı sanayileşme, sanayiyle tarımın önemli ölçüde bütünleşmesini sağlamıştır. Demokrat Parti iktidarıyla liberalleşme hedefindeki devlet politikaları, üretimin arttırılması ve tarımsal üretimin ticarileştirilmesi doğrultusunda şekillenmiş, şeker gibi sınai bitkilerin üretimi önemli oranda arttırılmıştır. Pancar eken çiftçi sayısı artmış,12 şeker fabrikaları ve şeker üretiminin yanı sıra melas ve melaslı kuru küspe gibi yan ürünler gelişmiştir. Pancar eken çiftçi sayısındaki artış ile 1954 yılında, şeker üretiminin finanse edilmesi için bir ürün bankası olarak Şekerbank çiftçilerin birikimleriyle kurulmuştur.13 Bu dönemde fabrikaların kuruluşuna özel sektörün katılımı doğrudan teşvik edilmiş, 1963 yılına gelindiğinde şeker fabrikası sayısı on yediye ulaşmıştır.14

Bir Fabrikanın Çarklarını Döndürecek Kadar: Şeker Kamışı mı, Şeker Pancarı mı?

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında şeker sanayisinin gelişimi için ilk elden şeker fabrikalarının kuruluşuna öncelik verilir; fakat, şeker pancarı ziraatının gelişmesi neredeyse 1960’lı yılları bulur.15 Uzunca bir süre şekerin ziraatının, pancardan mı yoksa şeker kamışından mı olacağı tartışmaları yürütülür. Üstelik o yıllarda şeker pancarı üretimi bir fabrikanın çarklarını döndürecek yoğunlukta değildir. Örneğin Uşak Şeker Fabrikası açıldığında günlük kapasitesi 500 tondur. Ancak çiftçinin pancar ziraatına alışık olmaması, lüzumlu ziraat aletlerine sahip olmaması ve işlerin rasyonel bir şekilde organize edilmemesinden ötürü fabrika, 1931 yılına kadar yeterli miktarda pancar bulup işleyemez (Akıltepe, Malkoç & Molbay, 1964: 28).16 Benzer şekilde Alpullu Şeker Fabrikası da kurulduğu yıllarda yeterli pancarı temin edemez. Fabrikaya pancar temin etmek ve gerekli şeker pancarı tohumunu yetiştirmek maksadı ile Türk Alman Ziraat Anonim Şirketi faaliyete geçirilir (Akıltepe, Malkoç & Molbay, 1964: 34). Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi’nin ilk umum müdürü olan Kazım Taşkent, bu süreci şöyle anlatır:

(…) iktisadi sahada da teknik sahada da varlıklar yaratabilecek insanlarımız yoktu. Teknisyen, usta, kalifiye işçi de yoktu. Köylümüz de her türlü ziraat bilgi ve tecrübesinden yoksundu ve alışık oldukları karasaban, kağnı ve bunlara benzer araçlarından başka ellerinde bir şey yoktu. Kurulacak fabrikanın ham maddesi şeker pancarıydı. Fakat o sıralarda şeker pancarı üretimi memleketimizde bilinmiyordu. Hâlbuki bunun yetiştirilmesi için üstün ziraat bilgisine ve üstün ziraat vasıtalarına ihtiyaç vardı. İşte şeker fabrikalarının kuruluşu bu şartlarda başlamıştı ve bu şartlarda kurulmuştu (akt. Özer, 2021: 103).

1937-38 yılları arasında şeker pancarı ziraatının yapılacağı sahaların tespiti için geniş çaplı etüt çalışmaları gerçekleştirilir. Öte yandan şeker kamışı ziraatına elverişli olacağı görülen Çukurova havalinde 1939 yılında şeker kamışı yetiştirme denemelerine girişilir.17 1939-1952 yılları arasında Hollanda’dan uzman getirtilir, Hindistan, Cava ve Mısır’a heyetler gönderilir. Şeker kamışı fabrikası kurulması için sermaye ayarlanır, çiftçilerle anlaşmaya varılmaya çalışılır; ancak, bu çabalardan bir sonuç alınamaz. 1952 yılında hükümet kararı ile desteklemelere son verilir. 1957 yılında şeker kamışı fabrikası yeniden gündeme getirilir. Sosyal tesisleri, atölye ve ambar binaları ile fabrikanın inşaatına başlanır; ancak, 1958 tarihinde fabrikanın büyük finansmana ihtiyaç duyduğu gerekçesiyle Adana Şeker Kamışı Fabrikası inşaatı durdurulur (Akıltepe, Malkoç & Molbay, 1964).18

Şeker kamışı hakkında, 1930. Kaynak: Milliyet no. 1503 (17.04.1930), s. 2
Sadrettin Enver’in “İktisadi Bahisler” köşesinden şeker kamışı hakkında, 1934. Kaynak: Milliyet no. 1788 (31.01.1934), s. 4
Alpullu ve Uşak fabrikalarından tam randıman alabilmek için şeker kamışı ekimi hakkında, 1930. Kaynak: Milliyet no. 1452 (25.02.1930), s. 6

Şeker pancarının gölgesinde kalmasına rağmen “şeker kamışının suyunu sıktırıp içme,” Çukurova havalisinde yer edinmiş bir gelenektir. Sokak tablalarında satılan, 25-30 cm’lik çubuklar halinde kesilmiş şeker kamışının çiğnenip liflerinin tükürülmesiyle sürdürülmüş bir alışkanlık olarak yer edinmiştir. Bu gelenek bugün makinelerle devam etse de yıllardır sürdürülüyor.19 Şeker kamışı bu bölgede ayrıca “kamış kesmece” adıyla gazoz patlatılarak oynanan çocuk oyunlarında da yerini bulmuştur.20

Fabrika Şehirleri: “Yeni Bir Ziraat Memleketi Kuruluyor” 21

Erken cumhuriyet döneminde, tarımdan sanayiye, pazardan piyasaya, maldan metaya, köylüden proletaryaya geçişin ön koşulları yaratılır. Cumhuriyetin ilk yıllarında devletin sanayileşme yönündeki çabasının bir ürünü olarak “Bir ziraat memleketi kuruluyor” şiarının karşılık bulduğu şeker fabrikaları, “milli burjuvazi” yaratma girişimleri çerçevesinde, milletin efendisi köylülerden de yeni bir endüstrinin işçilerini, şeker işçilerini yaratır.

Türkiye Şeker Fabrikaları Haritası, 2016. Kaynak: CoğrafyaHarita / Türkiye Sanayi Haritaları [] / © R. Saygılı, coğrafyaharita.com

Şeker fabrikaları, “fabrika şehirleri” olarak kurgulanır, salt üretim mekânı olarak değil; gündelik hayatın da tanımlandığı ve şekillendiği yerler olur. 22 Merkezinde fabrika binalarının olduğu yerleşkelerde üretime ve yaşama yönelik birçok donatı da bulunur: Üretim tesisleri, şeker ambarları, atölyeler, ofis/idare binası, işçi pavyonları, otomobil ve lokomotif garajları, kantarlar, rampalar, demir yolu hattı, kara yolları ve meydanları, su, kanalizasyon ve elektrik tesisleri, lokanta, sinema, misafirhane binaları, kantin, satış mağazaları, memur ve usta lojmanları, eğitim birimleri (kreş, ilkokul, ortaokul ve lise), sağlık yapıları (hastane, revir vb.), spor sahaları (futbol, basketbol, tenis, golf, yüzme havuzu vb.) (Güngören, Sönmez & Erkul, 2018).

Turhal Şeker Fabrikası yerleşkesi. Kaynak: Pelin Gürol Üngören, Murat Sönmez ve Kevser Özkul. “Endüstri Miras Alanı/Yapıları Olarak Türkiye Şeker Fabrikaları ve Köşk Yapıları,” Arredamento Mimarlık (01.12.2018) / Pressreader []
Endüstri Miras Alanı/Yapıları Olarak Türkiye Şeker Fabrikaları ve Köşk Yapıları. Kaynak: Pelin Gürol Üngören, Murat Sönmez ve Kevser Özkul. “Endüstri Miras Alanı/Yapıları Olarak Türkiye Şeker Fabrikaları ve Köşk Yapıları,” Arredamento Mimarlık (01.12.2018) / Pressreader []
İzmir Enternasyonal Fuarı, Türkiye Şeker Fabrikaları Pavyonu. Kaynak: Salt Araştırma / Fotoğraf ve Kartpostallar Koleksiyonu / AHIZM236 []
Uşak Şeker Fabrikası Sosyal Tesisleri. Kaynak: Salt Araştırma / Fotoğraf ve Kartpostallar Koleksiyonu / AHUSA002 []
Uşak Şeker Fabrikası Sosyal Tesisleri. Kaynak: Salt Araştırma / Fotoğraf ve Kartpostallar Koleksiyonu / AHUSA002 []
“Sanayi İşçisi Olduk Be Yav!”

Şeker fabrikaları büyük bir değişim ve dönüşümün de sembolü olur, işçileri “modern” yaşamla da tanıştırır: Şofben, çamaşır makinesi ve buzdolabı… Yöre insanının ilk kez düzenli bir işi olur, ilk kez gününde ellerine para geçer, ilk kez eşlerini lokanta denen yere götürürler, hanımları hayatlarında ilk kez başkasının yaptığı bir yemeği yer, onlara ilk kez hizmet edilir, ilk kez eve beyaz eşya girer, ilk kez tatile gidilir (İpek, 2020). Fabrika etrafında örgütlenen yaşam işçilerin hayallerinin dahi ötesindedir. Ah Benim Şeker Fabrikalarım kitabında İpek, dökümhaneden emekli Raif Usta’nın hikâyesini anlatır:

Raif Usta, işe başlayıp pavyona23 yerleştirildiğinde, bir ay boyunca yatakta değil yerde yatar, suyu açıp yıkanmaz, hamama gider. “Nediyim oğlum, mayıştan keserler sandım. Bu gadar lüksü bize parasız verir mi gavur dedim kendi kendime.” Bakar ki, yatakta yatanlardan, yıkananlardan para kesilmemiş, o da yatakta yatmaya, yıkanmaya başlar (2020: 15-16).24

Benzer şekilde işçi Emrullah Beydeli de, o günleri şu şekilde aktarır:

Gazi demiş kalkınacak memleket. Kuruldu ya fabrika, mektepse mektep geldi, ziraatsa ziraatın hasını ürgendik. Paraysa girdi köylünün cebine. Miskin otururduk kahvede sekiz ay. Olduk burada işçi. Değil öyle ırgat, rençber… Sanayi işçisi olduk be yav! A be elektrik gördük biz. Alpullunun şeker fabrikasında. Elektrik ne, ışıktır. Işık, ışık. Sen olsan çalışmaz mısın ışık için? Bak dinle, ne anlatacam sana. Fabrika yapardı daha deneme çalışması. Akşam oldu, gördüm elektriki. Hafta sonu gittim köye, dedim babama, “Baba” dedim, “Görmüşüm cenneti. Koca ova kesmiştir ışığa.” Sonra bir gün götürmüşüm anamı. Anam dönmeydi. Rum kızıymış. Sevmiş babamı, varmış ona. Olmuş Müslüman. Gördü anam elektriği. Şaşırdı zavallı, istavroz çıkardı. Yani medeniyettir Alpullu Şeker Fabrikası. Mekteptir be mektep (akt. Engin, 1999: 41).

Cumhuriyet kendi işçisini de fabrikanın büyülü mekânında yaratmaktadır. Artık kalkınmanın kapısından girilmiştir. İçerisi ışıklı, büyülü bir dünyadır: Yeni bir yaşamın, yeni ilişkilerin ve süreçlerin öznesidir artık “milletin efendileri.”

Uşak Şeker Fabrikası’nın makine dairesi ve çalışanları. Kaynak: Salt Araştırma / Fotoğraf ve Kartpostallar Koleksiyonu / AHUSA007 []
Türkiye Şeker Fabrikaları Çaya Düşmüş Şeker Gibi Eriyor…25
Lüleburgaz Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. Ziraat Bölge Şefliği kapatıldıktan sonra. Kaynak: Tansu Edip Gökbudak, “Bir zamanların şefliği bu halde!”, Görünüm [Çevrimiçi Edisyon] (19.09.2019) [

1980 sonrasında Türkiye’de gerçekleşen hızlı değişim ve bu değişimle birlikte açığa çıkan yeni dinamikler, sürecin yeni yönünü, içe dönük sermaye birikim rejiminden dışa dönük sermaye birikim rejimine geçilmesi olarak belirler. Yaşanan değişim süreciyle birlikte ihracata dayalı büyüme modeli ile hizmetten sanayiye, sanayiden tarıma, tarımdan doğaya birçok alan yeniden düzenlenir. Türkiye’nin dört bir yanında açılan ve sosyal devletin/yaşamın önemli göstergeleri olarak hayat bulan şeker fabrikaları da bu süreçte özelleştirme kapsamına alınır.26 2018 yılında 25 şeker fabrikasından 14’ü için ihaleye çıkılır, fabrikaların 10’unun özel sektöre satışı gerçekleştirilir.27 Cumhuriyet tarihinin en büyük özelleştirmeleri arasına giren şekerde, sadece fabrikalar değil fabrika arazileri de satılır.28 Bir anlamda ruhunu kaybeden şehirler çürümeye yüz tutar (İpek 2020, 8).

Alkol üretimine son veren Malatya Şeker Fabrikası’nın kaderine terk edilen alkol ünitesi. Kaynak: Kayhan İnceoğlu, “Şeker’in Alkol Fabrikası Harabeye Döndü,” Yeni Malatya [Çevrimiçi Edisyon] (05.07.2021) [https://bit.ly/43I1Jzb]

Özelleştirilmeyen fabrikalar da diğer kamu iktisadi teşebbüsleri (KİT) gibi Türkiye Varlık Fonu’na aktarılır. Türkiye Varlık Fonu’na aktarıldığından bu yana 2 milyar TL’ye ulaşan zararı ile Türk Şeker’in şeker piyasasındaki payı yüzde 35’e düşer. Kamuya ait şeker fabrikalarının özelleştirilmesi, Şeker Kurumu’nun kapatılarak Tarım Bakanlığı’na devredilmesi ile başlayan süreç şeker pancarına desteğin azaltılması29 ile sonuçlanır. Devlet-ekonomi ilişkilerinin yeniden tanımlandığı bu süreçte, ülke ekonomisinin uluslararası ekonominin dinamikleri ile bütünleşmesi hedefiyle Cargill’in hazırladığı rapora30 dayanarak, özellikle teşvik edilen nişasta bazlı şeker üretimi31 özelleştirmeler sonrası yaygınlaştırılır, nişasta bazlı şeker eliyle de şeker tekellerinin32 önü açılır.

“Kaç Kuşaktır Ekmek Kapımız…”33

Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi sürecinden en çok etkilenen şeker pancarı üretimi ve işçi hakları olur. Şeker fabrikaları çürümeye terk edilir, şeker pancarı toprak altında kalır,34 şeker fabrikaları eliyle örgütlenen çalışma ve sosyal yaşamın tamamı parçalanır. 9 Mart 2018’de dönemin Başbakanı Binali Yıldırım şeker fabrikalarının özelleştirme sonrası kapatılacağı iddialarını “yalan dolan” diyerek cevaplar ve yaptığı açıklamada, işçilerin isterse başka yere geçebileceğini ve orada 5 yıl çalışma garantisi olduğunu söyler.35 Benzer şekilde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, şeker fabrikalarının “işçi çıkarmama taahhüdü” ile özelleştirileceğini söyler.36 Ancak Türkiye işçi sınıfının gerçekleştirdiği en güçlü eylemlerden biri olarak tarihe geçen Tekel Direnişi,37 şeker işçilerinin yaşayacakları için de önemli bir örnektir. Yaklaşık 2 buçuk milyona iş ve aş sağlayan şeker fabrikalarının özelleştirilmesi sürecinde, yüzlerce işçi işten atılır, yüzlercesi de zorla emekliliğe sevk edilir, şeker pancarı üreticileri üretimden koparılır, 5 yıl çalışma garantisi sözü havada kalır. “Fabrikanın her parçasında emeğimiz var, kalbimiz çok kırık,” diyen Çorum Şeker Fabrikası işçileri gibi Yozgat, Bor, Ilgın, Ereğli gibi şeker fabrikalarının bulunduğu illerde işçiler ve pancar üreticileri haklarını aramak ve seslerini duyurmak için iş bırakma eylemleri yapar, protestolar ve grevler örgütler. “Kaç kuşaktır ekmek kapımız,” diyen işçilerin sesi duyulmaz, yeniden üretime geçeceği söylenen Samsun Çarşamba Şeker Fabrikası örneğinde olduğu gibi fabrikalar açılmak yerine TOKİ’ye devredilir.38

Öte yandan nişasta bazlı şeker üretimi için yapılan kota arttırımı ile Türkiye şeker piyasasına hızlı bir giriş yapan Amerikan tatlandırıcı tekeli Cargill, aldığı vergi indirimi teşvikleri ile nişasta bazlı şeker üretimini hızla arttırırken, 14 işçiyi de sendikalı olduğu için işten çıkarır. Fabrika önünde 1280 gün direnen işçiler kararlı bir mücadelenin sonunda toplu sözleşme hakkını kazanır.

Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi sürecinde yetkili ağızlar şeker fiyatlarının “ucuzlayacağı”nı da iddia eder. Ancak söylenenin aksine sofralarda şekerin tadı kaçar. Şeker son 1 yılda yüzde 56-76 oranında en fazla zamlanan ürünlerden birisi olarak “şeker krizi kapıda”39 başlıklarıyla gündemdeki yerini alır.

Şirketin Acıtan Tatlısı!40

Sosyal devletin ve yaşamın önemli göstergesi olarak hayat bulan şeker, son dönemde yokluğu ile de adından sıkça söz ettiriyor. 1930’lu yıllarda “şeker hırsızlığı” olarak haberlere konu olan,41 yine şeker tacirlerinin yolsuzluklarıyla adından söz ettiren şekerin davası,42 1997 yılında Gaziantep’te baklava çaldığı için 9 yıl hapis cezasına çarptırılan çocuklarla bir kez daha mahkeme kayıtlarına girer.43 Toplumsal hafızamızda geçmişten bugüne “acı” yanıyla da yer eden şeker, 22 Nisan 2020 yılında Yargıtay’a “sütlaç davası” olarak geçen dava ile bir kez daha gündeme gelir. “Sadakatsiz davranma” suçlamasıyla tazminatsız işten çıkarılmayla ilgili verilen kararda şeker, işçiler için hiç de “tatlı” sonuçlanmaz.44 Çiftay maden işçilerine Madenciler Günü’nde “Herkes bir tane yesin, fazlasını yemeyin” ikazıyla patronlar tarafından dağıtılan tatlı da, şekerin “onur kırıcı” biçimi olarak kayıtlara geçer.45

Şekerin Hayatiliği

Şekerin toplumsal hafızamızda edindiği bir başka yer, bir hak arama biçimi olarak karşımıza çıkan açlık grevlerinde yaşamsal önemde olan “şekerli su”dur. KHK ile kamu görevinden ihraç edilen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın Kızılay Meydanı’nda oturma eylemi ile başlayan hak arama mücadeleleri açlık grevi ile devam ederken, hekimler açlık grevi bırakıldığında yaşamın sürdürülebilmesi ve ağır sekellerin oluşmaması için su, tuz ve şeker alımının hayati önemde olduğuna dikkat çekti. Yüzlerce gün süren açlık grevinde Gülmen ve Akça, son çare olarak su ve şeker alımını da durduracaklarını da belirterek seslerini duyurmaya çalıştı.46

Dost mu Düşman mı?

Bir besin kaynağı olarak şeker,47 doğrudan tüketimi yanında tatlılar, pastalar, dondurmalar, gazozlar gibi içerisinde yüksek miktarda şeker bulunan yeni ürünlerle de farklı kullanım alanları bulur. Çayın şekerli, kahvenin de orta kararlısında yerini alır. Coğrafi olarak da özel kullanım alanları yaratır: Karadeniz’de makarnanın üstüne serpilerek yapılan “şekerli makarna,”48 çay içme alışkanlığına özellikle Kürt coğrafyasında yaygın olarak eşlik eden kıtlama ve daha niceleri.49

Cumhuriyetin öncelikleri arasına alınan “üç beyazlar”dan şeker, bir üretim nesnesi olmasının yanında tüketim nesnesi olarak da kurgulanır. Şekerin üretimindeki artış ile paralel olarak “daha çok şeker ye hayat seviyen yükselsin” öğütleriyle “milli ekonomi”nin herkesin sofrasına uzanması hedeflenir ve şeker “dost’ olarak tarif edilir. Bugün ise fazla tüketildiğinde obezitenin yanı sıra diyabet gibi pek çok hastalığa sebep olduğu bilindiğinden şeker artık “sağlıksız” ve “düşman” bir tada dönüşmüştür. Özellikle 2000’li yıllarda şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile şeker pancarı üretimindeki düşüş ve nişasta bazlı şeker üretiminin desteklenmesi sonucunda şeker, bir gıda güvenliği sorunu haline gelir.50

Şeker tüketimini teşvik eden posterlerden. Kaynak: Alpullu: Havası Suyu Yeşili / Şeker Deyişleri []
Türk Kadınlarına Tatlı Tavsiyeler

Şeker tüketiminin arttırılması ve sürdürülmesi “milli ekonomi”nin de temelidir. Kadınların bebeklerini memeye alıştırmak için meme ucuna sürülen, çocukların midesini rahatlatmak için sıcak su ve şekerle “kant”51 hazırlanan, bayramlarda torba torba toplanan şeker çocukların severek tükettiği besinler arasına girer, tatlı tariflerinin ana malzemesi olur. Hayatın her alanına sirayet eden şeker ve şekerli tatlar ile “milli ekonomi” hane içerisine de uzanır. Çocukluktan yaşlılığa kadar şeker tüketiminin hane içerisindeki organizasyonu ve teşviki, “Türk kadınının geleneksel bir hasleti” olarak tanımlanır, Türk kadını ile ilgili “Yalnız tatlı dili ve güler yüzü ile değil, aynı zamanda kendi eli ile hazırladığı tatlılarla da yuvasının şen ve dinç kalmasına çalışmalıdır” (Türk Kadının Tatlı Kitabı, 1966) diye not düşülür.

Cumhuriyetin erken dönemleri için sınırlı bir kesimin ulaşabildiği şekerin kullanıldığı tatlılar yapmak kentli kadınlar için aynı zamanda “tatlı bir rekabet” konusudur. Köylü kadınlar içinse şeker, oldukça yenidir. Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. ilk olarak 1939 yılında Türk Kadınının Tatlı Kitabı’nı çıkarır. 1966 yılında yenilenen baskısında kitap, şekerle neşe, sıhhat ve refah arasındaki sıkı bağa değinerek ev kadınlarını yeni tatlı bir seferberliğe davet eder. “Avrupa’da şekerli maddelere halk ne kadar ehemmiyet veriyorsa bizim memleketimizde de çocuklarımızın şekerli maddelerle gıdalanmasını temin etmek her ailenin önemli ödevidir” vurgusunun yapıldığı kitabın önsözünde “yerli ve milli” şekerin tüketiminin arttırılması konusunda kadınlara vazifeler yüklenir:

İşte ‘Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi’ yalnız şeker istihlâki’nin artması sayesinde Türk ekonomisi için doğacak büyük faydaları değil, tatlı kültürünün bugünkü hayat şartlarına uygun bir tarzda canlanmasından doğacak sıhhî ve bediî kazançları da göz önünde bulundurarak, ev kadınlarımızı yeni bir tatlı seferberliğe davet ediyor (Türk Kadının Tatlı Kitabı, 1966: 5-6).

Bu ödev sadece kentli kadınlara yönelik değildir; Köy Kadının Tatlı Kitabı ile “köy kadınının kendi evindeki malzemelerle yapabileceği hamur işi ve sütlü tatlılarla reçeller ve kompostolar” da ayrı bir yayına dönüştürülür. Kentli, köylü her kadının vazifesidir “yerli ve milli tüketimi” arttırmak ve yaygınlaştırmak… Ancak aradaki sınıfsal farklar da unutulmaz. Kitapta kentli kadınlara “Şişmanlamamak istiyorsanız şeker yiyiniz” şeklindeki tavsiyelerin yanı sıra hindistan cevizli torta, pandispanya gibi tatlı tarifleri verilir; bifteğin, karidesin üzerine bile serpilecek şekilde şekerin kullanım alanı genişletilir. Köylü kadınlar söz konusu olduğunda ise kitap, “kendi evindeki malzemelerle yapabileceği” notuyla sadece reçel, marmelat tarifleriyle sınırlı tutulur.

Türk Kadınının Tatlı Kitabı Kaynak: Nadir Kitap / Ve Kitap [https://bit.ly/3oowqcl]
Köy Kadınının Tatlı Kitabı Kaynak: Nadir Kitap / Sanat Kitabevi [https://bit.ly/421HJpF]
Şekerin İzleğinde

Şeker bir bitki olarak başladığı yolculukta tarımsal bir ürün olarak aldığı meta formuyla dünyaları dolaşarak sadece kendisinin değil; sosyal ilişkilerin de değişiminin ve dönüşümünün gizini barındırır. Bu giz, şekerin tarihte bıraktığı izin peşinde dünyanın geçirdiği dönüşümün de bağlantılarını içerisinde taşır, kapitalist toplumsal ilişkileri anlamanın da başlangıç noktası haline dönüşür. Endüstriyel bir ürün olarak şekerin Türkiye coğrafyasındaki yolculuğu da, toplumun geçirdiği dönüşümün, ülkenin toplumsal ve ekonomik bakımdan topyekûn biçimlenişinin göstergesi olarak açığa çıkmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kalkınma seyrinin ana aktörlerinden olan “üç beyazlar”dan şeker, Osmanlı’dan devralınan mirasla kapitalizmin 100 yıllık seyrinin önemli bağlantılarını ortaya koymaktadır. Üretiminin yanında bugün sayılamayacak kadar fazla ürünün ana maddesi olarak “önemli” bir tüketim nesnesidir şeker ve neredeyse bütün ülkelerin mutfaklarında, dikkate değer bir biçimde, kendisine yer bulur. Sembolik anlam dünyasını da inşa eden şeker, kadim ritüellerin peşinde bir bayrama adını verir, Ramazan mı şeker mi diye adeta meydan kavgasına dönüşen isim tartışmalarının da odağında yer alır. Öte yandan çayın vazgeçilmez eşlikçisi olarak simgeleşir, atasözleri ve deyimlerde anımsatılır (“Tatlı yiyelim tatlı konuşalım,” “Tatlı ye tatlı söyle” vb.). Kadınlara, “tatlı dilli” olmaları öğütlenirken de52 her çeşit tatlının başlıca malzemesi olması nedeniyle şeker, toplumsal cinsiyet kalıpları arasındaki yerini alır.

KAYNAKÇA

Açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça su ve şeker almayı da reddediyorlar. (2017, Mart 18). Gaia Dergi. https://gaiadergi.com/aclik-grevindeki-nuriye-gulmen-semih-ozakca-su-seker-almayi-da-reddediyorlar/

Akıltepe, H., Malkoç, S. & Molbay İ. (1964). Türkiye’de Şeker Sanayii ve Şeker Pancarı Ziraatı. Ankara: Mars.

Baklava çalan o çocuklar şimdi ne yapıyor? (2021, Nisan 1). Gaziantep Haberler. https://www.gaziantephaberler.com/haber/7879234/baklava-calan-o-cocuklar-simdi-ne-yapiyor

Bal, G. (2021, Kasım 12). Raflarda şeker bulunamıyor: İşte nedeni. Sözcü.
https://www.sozcu.com.tr/2021/ekonomi/raflarda-seker-bulunamiyor-bim-yoneticisi-nedenini-acikladi-6764640/

Baydar, O. (Haz.) (1999). 1920’lerin Bir Müteşebbisi Mollazade Nuri Şeker. 75 Yılda Çarklardan Chip’lere içinde. (97-108). İstanbul: Tarih Vakfı.

Bildircin, M. (2022, Aralık 31). AKP Şekeri de eritti. Birgün. https://www.birgun.net/haber/akp-sekeri-de-eritti-415762

Braudel, F. (2004). Maddi Uygarlık: Gündelik Hayatın Yapıları. M. A. Kılıçbay (Çev.). Ankara: İmge.

Çiftçiye ‘şeker ekin’ dediler, şeker fabrikasını kapatıp TOKİ’ye devrettiler. (2022, Ekim 13). Gazete Duvar. https://www.gazeteduvar.com.tr/ciftciye-seker-ekin-dediler-seker-fabrikasini-kapatip-tokiye-verdiler-haber-1584704

Engin, A. (1999). Bir Şeker Hikâyesi: Alpullu Şeker Fabrikası. 75 Yılda Çarkları Döndürenler içinde. (37-43). İstanbul: Tarih Vakfı.

Geerds, T. (1966). Ana Besin Maddelerinden Şeker ve Tarihi. Ankara: Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.

Grev Dalgası (2022 Ocak-Şubat). Emek Çalışma. https://emekcalisma.files.wordpress.com/2022/03/eccca7t_2022-grev.pdf

Güngören, P., Sönmez, M. & Erkul, K. (2018). Endüstri Miras Alanı/Yapıları Olarak Türkiye Şeker Fabrikaları ve Köşk Yapıları. Press Reader. https://www.pressreader.com/turkey/arredamento-mimarlik/20181201/282132112508204

İhsan, A. (1934). Şeker Yetirmeden Bitirmeye Kadar. İstanbul: Akşam.

İpek, K. (2020). Ah Benim Şeker Fabrikalarım (Şekerin Çocukları). İstanbul: Su.

İşte Cargill’in şeker fabrikalarını özelleştirmeye götüren raporu. (2018, Mart 2). Oda TV.
https://www.odatv4.com/guncel/iste-cargillin-seker-fabrikalarini-ozellestirmeye-goturen-raporu-02031854-134136

Kaya, B. (2022, Aralık 28). Tüm Uyarılara Rağmen Şekerde Acı Fatura. Sözcü.
https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/tum-uyarlara-ragmen-sekerde-aci-fatura-7538188/

Köy Kadınının Tatlı Kitabı. (t.y.). Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. Neşriyatı No. 170.

Mintz, S. (1996). Şeker ve Güç: Şekerin Modern Tarihteki Yeri. Ş. Alpagut (Çev.). İstanbul: Kabalcı.

Nişasta Bazlı Şeker AB’de Yasaklandı. (2011, Ocak 31). Tek Gıda. https://www.tekgida.org.tr/nisasta-bazli-seker-abde-yasaklandi-10975/

Öney Tan, A. (2020). İzmir’de Başlayan Tatlı Bir Bağımsızlık Öyküsü. Akdeniz’de ‘Egzotik’ Ürünler içinde. İzmir: İzmir Akdeniz Akademisi.

Özelleşen fabrika siloları kapattı, pancar tarlada çürümeye terk edildi. (2018, Kasım 18). Diken. https://www.diken.com.tr/ozellesen-fabrika-silolari-kapatti-pancar-tarlada-curumeye-terk-edildi/

Özer, S. (2021). Türkiye’de Şeker Sanayisi (1925-1950). Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi, Yıl 17, Sayı 33, Bahar 2021. https://www.academia.edu/49529687/T%C3%BCrkiye_de_%C5%9Eeker_Sanayisi_1925_1950_

Polatoğlu, M. G. (2018). Cumhuriyet Döneminde Türk Şeker Sanayisinin Kurulması. Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi.

Priscilla, M. I. (2020). Osmanlılarda Şeker Üretimi ve Tüketimi. Akdeniz’de ‘Egzotik’ Ürünler Konferans Bildirileri içinde. İzmir: İzmir Akdeniz Akademisi.

Standage, T. (2018). İnsanlığın Yeme Tarihi. G. Çakır (Çev.). İstanbul: Maya.

Şeker ve Kölelik. (2021, Ocak 14). Rizom Dergi. https://rizomdergi.com/2021/01/14/seker-ve-kolelik-john-bellamy-foster/

Şeker. (t.y.). TDK Sözlük. https://sozluk.gov.tr/

Şeker. (t.y.). Nişanyan Sözlük. https://www.nisanyansozluk.com/kelime/%C5%9Feker

Şekeri düşen garson 2 liralık sütlacı yediği için işten kovuldu: Son sözü Yargıtay söyledi. (2020, Nisan 22). https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/sekeri-dusen-garson-2-liralik-sutlaci-yedigi-icin-isten-kovuldu-son-sozu-yargitay-soyledi-1734430

Şekerin Tarihi Boyunca İlginç Yolculuğu. (2021). https://www.stinpoli.com/sekerin-tarihi/

Şeker Köy. (t.y.). https://www.alpullu.org/SS/seker_koy.html

Şeker krizi kapıda. (2021, Kasım 14). Cumhuriyet. https://www.cumhuriyet.com.tr/ekonomi/seker-krizi-kapida-1884627

Şener, M. (2015). Burjuva Uygarlığının Peşinde (1923-1945). Osmanlı’dan Günümüze Türkiye’de Siyasal Hayat. İstanbul: Yordam.

Şentürk, Ö. (2020). Şeker Pancarı Ürün Raporu. Tarım ve Orman Bakanlığı, Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü TEPGE YAYIN NO: 328. https://arastirma.tarimorman.gov.tr/tepge/Belgeler/Yay%C4%B1n%20Ar%C5%9Fivi/2017-2022%20Yay%C4%B1n%20Ar%C5%9Fivi/Yay%C4%B1nno328.pdf

Şık, B. (2018, Şubat 27). Şeker Fabrikalarının Özelleştirilmesine Neden Karşı Çıkmalıyız? Bianet. https://bianet.org/bianet/siyaset/194688-seker-fabrikalarinin-ozellestirilmesine-neden-karsi-cikmaliyiz

Türk Kadınının Tatlı Kitabı. (1966). Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. Yayını No: 106. Ankara: Mars.

Uhri, A. (2020). Şekerin Güneydoğu Asya’dan Akdeniz’e Tarihsel Yolculuğu. Akdeniz’de ‘Egzotik’ Ürünler içinde. İzmir: İzmir Akdeniz Akademisi.

Ürün Raporu Şeker Pancarı. (2022). Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü.
https://arastirma.tarimorman.gov.tr/tepge/Belgeler/PDF%20%C3%9Cr%C3%BCn%20Raporlar%C4%B1/2022%20%C3%9Cr%C3%BCn%20Raporlar%C4%B1/%C5%9Eeker%20Pancar%C4%B1%20%C3%9Cr%C3%BCn%20Raporu-TEPGE-354.pdf

Willis, S. (1991). Gündelik Hayat Kılavuzu. A. Bora & A. Emre (Çev.). İstanbul: Ayrıntı.

Kapak görseli: Şeker pancarı tarlasında hasat yapılırken. Kaynak: Salt Araştırma / Kent, Toplum ve Ekonomi / AFDIVH215 []

DİPNOTLAR
  1. Bir Amerikan atasözü (Akıltepe, Malkoç & Molbay, 1964: XXIII).
  2. Bkz. https://www.stinpoli.com/sekerin-tarihi/
  3. Şeker Kamışı, Çev. Ülkü Tamer
  4. Şekerin kapitalizmle bağlantısını ve siyah Amerikalılara verdiği zararı en iyi anlatan eserlerden birisi Toni Morrison’un Süleyman’ın Şarkısı (İstanbul: Sel Yayıncılık) adlı kitabıdır.
  5. Osmanlı İmparatorluğu’nda şeker üretimi konusunda çabalar olmuş; ancak, bunlar meyvelerini Türkiye Cumhuriyeti’nde vermiştir. Bu konuda detaylı bir çalışma için bkz: Özer, S. (2021). Türkiye’de Şeker Sanayisi (1925-1950), Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları dergisi, Yıl 17, Sayı 33, Bahar 2021, Akıltepe, H., Malkoç, S. ve Molbay İ. (1964). Türkiye’de Şeker Sanayii ve Şeker Pancarı Ziraatı. Ankara: Mars Matbaası. Osmanlı’da şekerkamışından şeker üretimi, XV. yüzyıldan beri yapılmakta ve bu konuda Kıbrıs ve Mısır gibi iki yer önem kazanmaktadır. Bkz. Uhri, A. 2020. Şekerin Güneydoğu Asya’dan Akdeniz’e Tarihsel Yolculuğu. Akdeniz’de ‘Egzotik’ Ürünler Konferans Bildirileri içinde. İzmir: İzmir Akdeniz Akademisi, s. 87.
  6. Şeker, un, pamuk üç beyazları; petrol, demir, kömür üç karaları temsil etmekteydi. Üç beyazlar içinde öncelik, İstiklal Savaşı boyunca yokluğu ile ülke halkını sarsmış olan şeker sanayiine verildi. Şeker siyaseti, iki aşamalı bir plan dâhilinde yürütülecekti. Bu planın birinci aşaması, Türkiye’nin o günkü ihtiyacı doğrultusunda şeker üretimini temin etmekti. Şeker siyasetinin ikinci aşaması ise Türk milletinin o günün şartları itibarıyla iki misli şeker tüketen ileri toplumlar seviyesine getirilmesiydi (Polatoğlu, 2017: 5-33).
  7. İzmir İktisat Kongresi’nde şeker sanayini ilgilendiren maddeler şu şekildedir: “Türkiye halkı, sarf ettiği eşyayı mümkün mertebe kendi yetiştirir; çok çalışır; vakitte, servette ve ithalatta israftan kaçar; milli üretimini temin için icabında geceli gündüzlü çalışmak şiârıdır (Madde 4)” ve “Memleketimizde pancar yetiştirilerek, şeker fabrikaları tesis ve ziraatta, münavebe usulünün tevsi’i ve bu suretle hayvanatımızın ve hububatımızın ıslah ve çoğaltılması (Madde 16)” (Polatoğlu, 2017: 66-67).
  8. Alpullu Şeker Fabrikası’nın kurucu isimleri “Şeker Kralı” Hayri İpar, (daha sonra Yapı ve Kredi Bankası’nı kuracak olan) Kazım Taşkent ve daha sonra İktisat Bakanlığına getirilecek olan Şakir Kesebir’dir. Ankara’nın siyasal desteğini almak için bu ortaklığa Edirne Milletvekili Faik Kaltakkıran ile Hüseyin Rıfkı Arduman, Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, Bilecik Milletvekili İbrahim Çolak da dâhil edilir (Engin, 1999: 38-39).
  9. Fabrikanın sahip olduğu ayrıcalıklar şöyledir: Üretilecek şeker, 18 yıl süre ile tüketimden muaf olacak; fabrikaya kömür, linyit, kiremit sağlayan ocaklar normal vergi ve resimlerden muaf tutulacak; fabrika için pancar üretecek arazilerin sahipleri 10 yıl süreyle arazi vergisi ödemeyecek; fabrikanın taşıma faaliyetlerinde nakliyat vergisinden üçte bir indirim yapılacak; fabrikanın kurulacağı alanın 5 hektarı devlet tarafından bedelsiz olarak sağlanacak; fabrika personeli 10 yıl süreyle kazanç vergisi ödemeyecek; 25 yıl süreyle İstanbul, Çatalca, Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, Babaeski, Çorlu il ve ilçelerinde yani tüm Trakya’da yeni bir şeker fabrikası kurulmayacaktır (Engin, 1999).
  10. Uşak, Alpullu, Turhal ve Eskişehir şeker fabrikaları.
  11. Komite, Trabzon Milletvekili Hasan Saka, Sanayi Tetkik Heyeti Başkanı İlhami Nafiz Pamir, Edirne Milletvekili Şakir Kesebir, Türkiye İş Bankası Umum Müdür Vekili Muammer Eriş, Ziraat Bankası Umum Müdürü Kemal Zaim, Sümerbank Umum Müdürü Nurullah Esat Sümer ve Türk ofis Müşavirlerinden M. Rauf’tan oluşur.
  12. 1927 yılında 6.664 olan şeker pancarı eken çiftçi sayısı 1950’de 97.400’e ulaşır.
  13. Varlık nedeni pancar çiftçileri olarak ifade edilen ve halkın birikimleriyle kurulan Şekerbank, ana iştigal konularında da belirtildiği üzere sanayi, ziraat ve madenlere ilişkin finansman sağlamak, şeker fabrikalarına hissedar olmak amaçlarıyla kurulur. Bir ürün bankası olarak kurulan Şekerbank, tarım ve tarıma dayalı sanayi ve üreticinin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kurulurken, 1980’li yıllarda ana odağına ticari bankacılığı alır. 1993 yılında da kamu iştiraki olmaktan çıkarılarak özel banka statüsü alır. Şekerbank’ın bu dönüşümü bile tek başına Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık kalkınma serüveninde banka-sermaye-devlet ilişkisini ortaya koymaktadır.
  14. 1977 yılında Afyon, 1982’de Muş ve Ilgın, 1983’de Bor, 1984’te Ağrı ve 1985 yılında Elbistan şeker fabrikaları işletmeye alınır. 1989 yılında Erciş, Ereğli ve Çarşamba şeker fabrikaları, 1991 yılında Çorum, 1993 yılında Kars, 1998 yılında Yozgat ve 2001 yılında ise Kırşehir şeker fabrikaları işletmeye açılır. Özel statülü Çumra, Boğazlıyan ve Aksaray şeker fabrikalarının işletmeye alınmasıyla hâlihazırda pancardan şeker üreten fabrika sayısı 33’e ulaşır.
  15. Bugün dünyada şeker üretimi ağırlıklı olarak şeker kamışı ile yapılmaktadır. 52 ülkede şeker pancarı üretilir ve şeker üretiminin yüzde 78’i şeker kamışından, yüzde 22’si de şeker pancarından yapılır. Türkiye yalnızca şeker pancarından üretim yapan bir ülke olarak yüzde 9.1’lik pay ile dünyada şeker üreten ülkeler arasında beşinci sıradadır (Ürün Raporu Şeker Pancarı, 2022: 2-3). Ayrıca Türkiye’de çok geniş bir yelpazede kullanılan mısırdan glukoz şurubu ve izoglukoz (fruktoz/mısır şurubu) olmak üzere iki ana gruptan oluşan nişasta bazlı şeker de üretilir.
  16. Uşak Şeker Fabrikası’nın uzmanlar tarafından zirai ve iktisadi tetkikler sonucunda kurulmadığına dikkat çekilmektedir. Meşrutiyet zamanında Anadolu’nun muhtelif yerlerinde Almanya’dan getirilen pancar tohumları ziraat memurları tarafından ekilmiş, Anadolu’nun diğer mahallelerinde yapılan bu denemeler Uşak’ta ziraat memuru bulunmadığından yapılmamıştır (İhsan, 41).
  17. Şeker kamışı, Anadolu’nun Akdeniz sahilinde özellikle Adana, Tarsus ve Antalya’da eskiden beri yetişiyordu; ancak, buralarda şeker sanayisi yoktu. Adana ve Antalya’da yerli ve beyaz şeker kamışı variyetlerinin mevcut olduğu, Mısır’dan getirilen beyaz ve kırmızı jamanika ile 105 numaralı variyetlerin tecrübe edildiği 1935 tarihli Yetirmeden Bitirmeye adlı kitapta yazılmıştır. Şeker kamışının yetişme koşullarına da değinilen kitapta, şeker kamışının Türkiye’de yetiştiği, “şeker sanayii ve siyaseti vaziyetinin ilerideki inkişafına göre şeker kamışı ziraatının de faal bir safhaya geçmesi mümkündür,” diye not düşülmektedir (İhsan, 1934: 9-17).
  18. Cumhuriyetin ilk yıllarında Adana’da yetiştirilecek ürünün ne olacağı da tartışılır. Portakal ve limon mıntıkası olarak işaret edilmesine rağmen Adana, endüstriyel bitkiler olan şeker kamışı ve pamuk ekimi çalışmalarının yapıldığı bir il olur. “İstikbali ziraisi daha ziyade pamuktadır” denilen Adana, şeker kamışına göre daha kârlı bir ürün olarak pamuğun işaret edilmesiyle birlikte “pamuk diyarı” olur (TBMM Tutanak Dergisi, 1924: 567).
  19. Unutulmaya Yüz Tutan Lezzeti 45 Yıldır Yaşatmaya Çalışan Adanalı Aile, https://yemek.com/seker-kamisi-suyu-satan-adanali-aile/
  20. Çelik Çomak, https://www.altinsehiradana.com/Makale/cocuk-oyunlari-ve-sokak/182/
  21. İsmet İnönü şeker fabrikalarının kurulmaya başlandığı süreçte “Yeni bir ziraat memleketi kurulmuş oluyor” diyecektir (İhsan, 1934).
  22. Yabancı firmalara yaptırılan fabrika yerleşkeleri, demiryolu ağı üzerinde, nehir ve çay gibi akarsulara yakın konumlandırılır, kendi içinde sürdürülebilir bir kasaba formunda inşa edilir. Şehirlere şeker fabrikası yapılınca civarındaki kimi köylere Şeker-Köy adı verilir. Akşehir Ilgın’da bu adla bir köyün olması, Birecik ve Kastamonu’da Şekerköy isimli köylerin bulunması, Ankara Etimesgut Şeker Fabrikası’nın bulunduğu mahallenin adının Şeker Mahallesi olması gibi… Fakat yerleşimlere Şekerköy adının verilmesi çok daha eski bir gelenek. Halep’ten Adana’ya kadar ve Türki cumhuriyetlerde Şekerköy adlı yerleşim yerlerine rastlanır. Bkz. https://www.alpullu.org/SS/seker_koy.html
  23. Fabrikalarla birlikte bekâr işçiler, kampanya işçileri ve devamlı işçiler için tasarlanan konutlar “pavyon” olarak adlandırılırdı. Yabancı firmalara yaptırılan fabrika yerleşkeleri dormitory, pavillon kelimelerinden türeyip halkın diline yerleşmiştir. Bkz. Huner Sencan, https://www.ders.es/alpullu/Pavyonlar.html.
  24. Gödek Mehmet de bunu şöyle anlatır: “İnsan gibi hastaneye gidip, doktora muayene oluyor, ilaçlarımızı eczaneden alıyorduk. İşçiye rapor denen bişey yazıyodu doktor, mesayi kesilmeden, parasıynan evde yatıp, iyileşiyoduk. Cennete geldik herhaldem dedim.” (İpek 2020: 16).
  25. https://ankahaber.net/haber/detay/atila_sertel_turkiye_seker_fabrikalari_sicak_caya_dusmus_kesme_seker_gibi_eriyor_89973
  26. Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 20 Aralık 2000 tarihli kararının peşi sıra 2006, 2008, 2009 ve 2011 yıllarında Türk Şeker’e yönelik ihaleler yapılır, ancak bunlar iptal edilir.
  27. 10 fabrika, Alpullu, Afyon, Bor, Çorum, Elbistan, Erzincan, Erzurum, Kırşehir, Muş, Turhal şeker fabrikalarıdır.
  28. Bildircin, M. (2022). AKP Şekeri de eritti. Birgün. https://www.birgun.net/haber/akp-sekeri-de-eritti-415762; Kaya, B. (2022). Tüm Uyarılara Rağmen Şekerde Acı Fatura. Sözcü. https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/tum-uyarlara-ragmen-sekerde-aci-fatura-7538188/
  29. 2020 yılında 23 milyon ton olan şeker pancarı üretimi yüzde 21 oranında azalarak 18.3 milyon tona düşmüştür. Buna paralel olarak üretilen pancar şekeri de yüzde 25 oranında azalarak 3.1 milyon tondan 2.3 milyon tona gerilemiştir.
  30. İşte Cargill’in şeker fabrikalarını özelleştirmeye götüren raporu, https://www.odatv4.com/guncel/iste-cargillin-seker-fabrikalarini-ozellestirmeye-goturen-raporu-02031854-134136
  31. Özelleştirme sonrasında üretimi teşvik edilen nişasta bazlı şeker dünyada bazı ülkelerde yasaklanırken Türkiye’de yüzde 10’luk nişasta bazlı şeker kotası her yıl arttırılmaktadır.
  32. Nişasta bazlı şeker üretiminde 5 şirket öne çıkmaktadır: Cargill Tarım ve Gıda San.Tic.A.Ş. (Bursa), Amylum Nişasta San. ve Tic. A.Ş. (Adana), PNS Pendik Nişasta Sanayi A.Ş. (İstanbul), Tat Nişasta San. ve Tic. A.Ş. (Adana), Sunar Mısır Entegre Tesis. San. Tic. (Adana). Bu şirketler arasında Cargill dünya pazarını elinde bulunduran çok uluslu bir şirkettir.
  33. Alpullu İşçileri Özelleştirmeye Ne diyor?
    https://uidder.org/alpullu_seker_iscileri_ozellestirmeye_ne_diyor.htm
  34. Özelleşen fabrika siloları kapattı, pancar tarlada çürümeye terk edildi, https://www.diken.com.tr/ozellesen-fabrika-silolari-kapatti-pancar-tarlada-curumeye-terk-edildi/
  35. Başbakan Yıldırım’dan ‘Şeker’ Fabrikası Açıklaması, https://www.aa.com.tr/tr/gunun-basliklari/basbakan-yildirimdan-seker-fabrikasi-aciklamasi/1084197
  36. Erdoğan Şeker Fabrikaları Hakkında İlk Kez Konuştu,
    https://www.hurriyet.com.tr/gundem/erdogan-seker-fabrikalari-hakkinda-ilk-kez-konustu-40768275
  37. Bkz. Melda Yaman, Tütün, https://100sene100nesne.com/tutun/
  38. Çiftçiye ‘şeker ekin’ dediler, şeker fabrikasını kapatıp TOKİ’ye devrettiler,
    https://www.gazeteduvar.com.tr/ciftciye-seker-ekin-dediler-seker-fabrikasini-kapatip-tokiye-verdiler-haber-1584704
  39. Şeker krizi kapıda, https://www.cumhuriyet.com.tr/ekonomi/seker-krizi-kapida-1884627
  40. Grev Dalgası (2022 Ocak-Şubat), https://emekcalisma.files.wordpress.com/2022/03/eccca7t_2022-grev.pdf
  41. Şeker Hırsızlığı, https://www.alpullu.org/SS/seker_hirsizligi.html
  42. Şeker Davası, https://www.alpullu.org/SS/seker_davasi.html
  43. Baklava çalan o çocuklar şimdi ne yapıyor?, https://www.gaziantephaberler.com/haber/7879234/baklava-calan-o-cocuklar-simdi-ne-yapiyor
  44. Şekeri düşen garson 2 liralık sütlacı yediği için işten kovuldu: Son sözü Yargıtay söyledi, https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/sekeri-dusen-garson-2-liralik-sutlaci-yedigi-icin-isten-kovuldu-son-sozu-yargitay-soyledi-1734430
  45. Grev Dalgası (2022 Ocak-Şubat), https://emekcalisma.files.wordpress.com/2022/03/eccca7t_2022-grev.pdf
  46. Açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semi Özakça su şeker almayı da reddediyorlar, https://gaiadergi.com/aclik-grevindeki-nuriye-gulmen-semih-ozakca-su-seker-almayi-da-reddediyorlar/
  47. Osmanlı’da da şeker, “Dili ağzında şeker olsun” deyimiyle gündelik dile girer. Şeker, İstanbul’daki Fatih semtindeki Şeker Han’a adını verir, özel günlerde tüketilen “kelle şekeri”nden saray helvacılarının buluşu olarak ortaya çıkan “akide şekeri”ne şekerleme, reçel ve şerbetlerin ana malzemesi olur, kaçakçılığı yapılacak kadar “kıymetli” bir üründür. XV. yüzyıl başlarında Türkçe tıp kitaplarında şekerin birden çok çeşidi sayılır: “Parmak şekeri”, “teberzed”, “kelle şeker”, “ak şeker”, “kızıl şeker”, “nöbet şekeri”, “şeker-i süleymanî”, “eski şeker” (Priscilla, 2020: 89-91).
  48. Doğu Karadeniz’e özgü şekerli makarna hakkında bkz.
    https://www.uludagsozluk.com/k/%C5%9Fekerli-makarna/
  49. Şendeniz, Ö. & Genç F., Çay, https://100sene100nesne.com/cay/
  50. Şık, B. (2018). Şeker Fabrikalarının Özelleştirilmesine Neden Karşı Çıkmalıyız? Bianet. https://bianet.org/bianet/siyaset/194688-seker-fabrikalarinin-ozellestirilmesine-neden-karsi-cikmaliyiz
  51. https://yemek.com/kant-nedir-nasil-yapilir/
  52. https://www.haber7.com/yazarlar/mehtap-kayaoglu/763279-tatli-dil-kocayi-bastan-cikarir

İLGİLİ NESNELER