Kapitalizmi hızlandıran, ulusal sınırları şekillendiren kömür –ve petrol ile birlikte diğer fosil yakıtlar– günümüzde küresel iklim değişikliğinin insan merkezli en önemli sebeplerinden biri olarak görülüyor.
Kibrit, icat edildikten kısa süre sonra dünyadaki her evin en temel ihtiyaç malzemelerinden biri haline gelir. Sadece evlerde değil; neredeyse herkesin cebinde, çantasında bulunur. Çünkü o güne kadarki en pratik ve ucuz ateş yakma yöntemidir.
Bugün adına traktör dediğimiz araç ise, tarımsal üretimde kullanılmak üzere Sanayi Devrimi ile birlikte makinenin muazzam çeki gücüyle birleştirilerek emek-yoğun bir üretimin hem niteliğine hem de niceliğine etkide bulunmuştur.
Tehdidi ya da zor kullanımını dışarıya yönelten ve hiçbir “iş yapmazken” bile caydırıcı olabilen panzer, militarist teçhizatın tamamı gibi her zaman dışarıya olduğu kadar içeriye, yurttaşa da yöneliktir.
Kamyon, Türkiye’nin sanayileşme serüveninin ve ona eşlik eden ekonomik ve toplumsal dönüşümlerin, çelişkilerin ve çıkmazların orta yerinde görünür bir şekilde duruyor.
İmgesine sinmiş kesif kokulara, tanımlarından sızan ekşi sulara rağmen çöpü eşeleyerek toplumu çözümlemek ve kültürü anlamak, kısacası tarih yazmak mümkündür.
“Aç mezarı yoktur,” derler eskiler; aslında vardır da bakmayın. Herkesin en kötü “bi lokma” ekmeğe ulaşacağı, hepimizin bu dünyada yiyecek ekmeği olduğu sanılır.
Kapitalizmden önce savaşlarda tarafları ayırmanın aracı olan bayrak, kapitalizmin doğuşuyla birlikte önce modern devletlerin egemenlik göstergesine dönüşmüştür.
Pankart, toplumsal hareketlerin ve protestoların sembolik ifadesi, aynı zamanda belleğin tozlu raflarına kaldırılan birçok anın güçlü görsel tanığıdır.
Tüm bürokratik mekanizmalar gibi karneler de ilk bakışta, bir kolaylığa ya da hak kullanımına işaret etseler de bir taraftan da bir ayırma, bölme, mahrum bırakma işlevini yerine getiren belgelerdir.