Bir yerel tohumun yolculuğu, ekilmesi ve yeşermesi, kültürünün ekilmesi ve yeşermesi anlamına gelir. Tohum ekilmeye devam ediliyorsa bu kültür yaşıyor, ekilmiyorsa ölüyordur diyebiliriz; hem kültürel hem de varoluşsal anlamda.
İnsanların ne zaman, hangi yağı kullandığı, yağ kullanım alışkanlıklarının değişimi, içinde bulunulan dönemin iktisadi, politik ve sosyal koşullarıyla; üretim ve bölüşüm ilişkileriyle büyük bir paralellik gösteriyor.
Köyden kente göçün alamet-i farikası olarak, şehirler arası otobüslerin orta koridorlarını tıka basa doldurmuş veya arabanın bagajına istiflenmiş çuvallar içinde kente giden erzaklar gelir akla.
…tarım ve bahçecilikten ziyade hayvancılıkla geçinen ve çoğunlukla kolektif farklılık/özerkliklerine düşkün ve barındırdığı patriyarkal veya gerontokratik ilişkilere karşın görece eşitlikçi ilişkileri korumaya çalışan göçebe toplulukların geçici konaklama yerlerinde daimi yuvalarıdır.
…fabrika, zanaatkârların kullandığı el araçlarının basit bir biçimde makinelere dönüşmesini değil; yeni icat edilen makineler ve emekçilerin bir bütün oluşturacak biçimde biraraya gelmesini ifade ediyor
Kışların oldukça uzun geçtiği Doğu Anadolu Bölgesi için tezek, uzun süre aranan, insanları fazlaca meşgul eden ve yapısı, kalorisi, işlem görme şekliyle onlarca isim ve sıfat kazanmış bir nesneydi.
Sinek bildiğimiz anlamda bir “nesne” değil; ama, tüm saygınlığıyla, kendi yaşam alanının sınırlarını belirleme konusundaki olanca inadıyla o, gündelik hayatın şekillenmesinde oldukça belirleyici olmuş bir hayvan, bir olgu, eskilerin deyimiyle bir “vakıa.”
Bugün adına traktör dediğimiz araç ise, tarımsal üretimde kullanılmak üzere Sanayi Devrimi ile birlikte makinenin muazzam çeki gücüyle birleştirilerek emek-yoğun bir üretimin hem niteliğine hem de niceliğine etkide bulunmuştur.