…tarım ve bahçecilikten ziyade hayvancılıkla geçinen ve çoğunlukla kolektif farklılık/özerkliklerine düşkün ve barındırdığı patriyarkal veya gerontokratik ilişkilere karşın görece eşitlikçi ilişkileri korumaya çalışan göçebe toplulukların geçici konaklama yerlerinde daimi yuvalarıdır.
Bugün adına traktör dediğimiz araç ise, tarımsal üretimde kullanılmak üzere Sanayi Devrimi ile birlikte makinenin muazzam çeki gücüyle birleştirilerek emek-yoğun bir üretimin hem niteliğine hem de niceliğine etkide bulunmuştur.
“Aç mezarı yoktur,” derler eskiler; aslında vardır da bakmayın. Herkesin en kötü “bi lokma” ekmeğe ulaşacağı, hepimizin bu dünyada yiyecek ekmeği olduğu sanılır.
Pamuk, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık tarihinde de endüstriyel tarım ürünü olma özelliğiyle öne çıkmış, 100 yıllık tarihin ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel süreçlerinde bu özelliğiyle izler bırakmıştır.
Bir yerel tohumun yolculuğu, ekilmesi ve yeşermesi, kültürünün ekilmesi ve yeşermesi anlamına gelir. Tohum ekilmeye devam ediliyorsa bu kültür yaşıyor, ekilmiyorsa ölüyordur diyebiliriz; hem kültürel hem de varoluşsal anlamda.