Tarihi 20. yüzyılda, Amerika ve İngiltere’nin başı çektiği Batılı ülkelerde başlayan elektrikli süpürgenin İngilizce karşılığı, dilimize vakumlu temizleyici olarak çevrilebilecek olan vacuum cleaner’dır. Menşei Batı coğrafyasında, çalışma prensibine referansla, “emmek/içine çekmek” anlamlarına gelen Latince aspīro2 fiilinden türetilmiş sözcüklerle adlandırılan bu gereç, Türkçeye elektrikli süpürge olarak girmiştir. Türk Dil Kurumu, elektrikli süpürgeyi, “elektrik enerjisi ile çalışan süpürge, elektrik süpürgesi, süpürge” olarak tarif eder.3 Sözcüğün bu güncel tanımı, hem çalışma prensibinden ziyade güç kaynağını öne çıkarır hem de süpürge ve elektrikli süpürgeyi eş anlamlı sayar. Böylece elektrikli süpürge, süpürme işini yapmak üzere kullanılan başat araç olarak tanımlanır. Ancak, elektrikli süpürgeyi diğerlerinden ayıran, tam da İngilizce karşılığının vurguladığı üzere, o güne değin temizlik için kullanılagelen cihazlardan farklı bir şekilde çalışmasıdır. Yeniliği ve yenilikçiliği bu ayrımda yatar. İnsanlık, temizlik yapmak için zaman içinde farklı araçlar kullanmış olsa da sadece elektrikli süpürge, çığır açan bir buluş olarak anılır. Amerikalı endüstriyel tasarımcı Caroll Gantz’ın (2012: 3) aktardığı üzere elektrikli süpürge, Popular Science dergisinin 2000’li yıllarda yaptığı bir ankete göre teknoloji çevrelerince “Dünyayı Değiştiren 101 Alet” arasında 18. sıraya yerleşmiştir. 20. yüzyıl başında ivmelenen teknolojik gelişmeler neticesinde art arda ortaya çıkan keşiflerin ve buluşların ürünü olan elektrikli süpürge, kendinden önceki temizlik anlayışını ve pratiğini tamamen değiştirdiği için bu payeye layık görülür. Elektrikli süpürgeyi biçimlendiren en temel etken, 19. yüzyılın ortalarında Louis Pasteur tarafından geliştirilen mikrop teorisidir (Gantz, 2012). Hastalıklara bakteri ve virüslerin neden olduğunu kanıtlayan bu teori, ev tozlarını da bu mikroorganizmaların üreyebileceği kaynaklar arasında sıralar. Bu, o güne değin temizlik için kullanılan yegâne araç olan çalı süpürgesinin tahtının sarsılması demektir. Kurumuş bitki saplarından yapılan süpürgelerin yerden kaldırarak havaya karıştırdıkları toz, artık bir tehdit olarak görülür. Böylece, vakum gücüyle tozu bir hazneye hapsederek sağlıklı bir şekilde ortadan kaldıran süpürge arayışları gündeme gelir.
Vakumlu temizleyicilerin ilk örnekleri de mikrop teorisinin bulunuşunun hemen ardından görülür ve ilk vakumlu mekanik süpürgeler 1890’da pazara çıkar (Forty, 1992). Çoğunlukla dökme demirden yapılan hantal vakumlu süpürgelerle temizlik yapmak zahmetlidir. Kol gücünü motor gücü ile ikame eden ilk örnekler, evlere sığmayacak kadar büyüktür. İngiliz mühendis Hubert Cecil Booth’a atfedilen buluş, benzinle çalışan devasa motoruna tozu çekmek için bağlanan hortumlarla 1900’lerin başında İngiltere ve Fransa’da büyük kamusal binaların temizliğinde kullanılır (Forty, 1992: 176). Temizlenecek yerin önüne at arabasıyla çekilen süpürgeyi çalıştıran üniformalı operatörlerin meraklı kalabalıklarca izlenen temizlik faaliyeti, bir gösteriye dönüşür. Küçük motorlu, ev tipi süpürgeler üzerinde çalışmalar ise 1905 yılı dolaylarında başlar (Forty, 1992). Amaç, temizlik için pratik, verimli ve en önemlisi ucuz bir yol bulmaktır. Çeşitli geliştirme çalışmalarının ardından, uzun sapına, toz toplama torbası bağlanmış fanlı kutucuk şeklindeki elektrikli süpürge, farklı markalarla pazara yerleşir.
İnsanlığın tozla mücadelesi sonucu, uzun yıllar değişmeyecek ikonik formunu kazanan elektrikli süpürgenin tanıtımlarında, aygıtın hijyenik özellikleri üzerinde durulur. Öncüllerine göre fiyat bakımından avantaj sağlasa da henüz sınırlı sayıda üst orta ve orta sınıf haneye girebilen elektrikli süpürgenin çoğunlukla hizmetçiler tarafından kullanılacağı öngörülür (Forty, 1992). Elektrikli süpürgelerin pazarlama stratejileri iki savaş arası dönemde, Batılı ülkelerde patlak veren hizmetçi kriziyle dönüşmeye başlar. Alt sınıftan kadınların yoğun olarak işgücüne katılmalarıyla orta sınıftan kadınlar, kendilerinden önceki nesillerin hizmetçilere yaptırdığı ev işlerini yüklenmek durumunda kalır. Orta sınıf kadının statüsünü ve konforunu sarsan bu gelişmeye cevaben elektrikli süpürgeler hizmetçilerin muadili, hatta onlardan daha iyi yardımcılar olarak boy göstermeye başlar (Sugg Ryan, 2007). Hatta üreticiler, elektrikli süpürgelerine Daisy ya da Betty Anne gibi alt sınıftan kadınlar arasında yaygın görülen isimler verir (Forty, 1992: 214). Hizmetçi analojisi, orta sınıf kadının ev işi yükümlülüğü ile yüzleşmesini, hatta bunu gönüllü olarak kabul etmesini sağlayacak bir strateji olarak işlev görür (Sugg Ryan, 2007).
İlerleyen zamanlar, ne elektrik süpürgelerinin çalışma prensibinde ne de orta sınıftan kadınların sorumlu oldukları ev işlerinde bir değişiklik yaratır. Aksine, II. Dünya Savaşı sonrası dönemde giderek artan oranda işgücüne katılan kadınların evdeki sorumluluklarına, çalışma hayatındakiler eklenir. Teknolojik yenilikler ve ev işini duygusallaştıran söylemler, kadının evdeki yalnızlığını aklamak üzere devreye girer. Elektrikli süpürgeler giderek daha yüksek emiş gücüne ve temizliği kolaylaştırıcı fonksiyonel özelliklere sahip olur. Daha güçlü, daha sessiz, farklı işler için özelleşmiş ürünler, elektrikli süpürgenin bir teknoloji harikası olma iddiasını sürdürür. Temizlik, yemek, alışveriş, çocuk bakımı gibi ev işlerinin sadece bir iş değil; aynı zamanda aile bağlarını güçlendiren, annenin sevgisini ve ilgisini göstermeye yarayan, kadının yaratıcı yetilerini ortaya çıkaran bir faaliyet olduğu fikri ise kadınlara, tüm bunların bir hizmetçiye bırakılmayacak kadar önemli olduğunu anımsatır (Schwartz Cowan, 1976: 16). Elektrikli süpürge reklamları, neredeyse bir dokunuşla kendi kendine temizlenen hane ve hafifleyen işi sayesinde eve neşe ve huzur saçan anne tasvirleriyle dolar. Elektrikli süpürge, tehlikeli tozlar kadar kadının emeğini de gözden uzaklaştırır.
Kısaca elektrikli süpürge, yaklaşık bir asırlık tarihine teknoloji, temizlik, hijyen, ev işi, toplumsal cinsiyet rolleri ve sınıf kimlikleri ile ilgili pek çok hikâye sığdırır. Hayatımıza girdiğinden beri gündelik yaşam pratiklerini dönüştürür, aynı zamanda içinde yer aldığı toplumsal bağlama göre biçimlenir. Elektrikli süpürge, Türkiye’deki serüveninde de benzer izlekleri takip ederken; zaman zaman bu coğrafyaya özgü yan yollara saptığı da olur.
Bir Medeniyet Göstergesi Olarak Elektrikli Süpürge
Elektrikli süpürgenin Türkiye’deki serüveni, 1930’lu yıllarda başlar. Henüz yerli üretimin yapılmadığı bu dönemde, Amerika ve İngiltere başta olmak üzere, Batılı ülkelerden ithal edilen elektrikli süpürge, Türkiye’ye giren ilk elektrikli ev aletleri arasında yer alır. Dönemin önde gelen ithalatçılarından Burla Biraderler, 1936 yılında Yedigün dergisine verdikleri reklamda, “elektrik asrı”nı müjdeleyerek elektriğin mümkün kıldığı “binbir konfor vasıtası” olmadan ev işi yapmanın abes kaçacağını iddia ederler.4 Elektriğin modern bir güç kaynağı olarak doğallaştırılması dönemin yaygın eğilimidir. Buzdolapları, ütüler, su ısıtıcıları ve tabii elektrikli süpürgeler, modernliğin evdeki tezahürleri ve failleri olarak karşımıza çıkar. SATIE (Société Anonyme d’Installations Eléctriques) olarak bilinen bir diğer büyük ithalatçı, Tesisat-ı Elektrikiye Türk Anonim Şirketi’nin dergisi Ameli Elektrik’in sayfalarında da elektrikli süpürge, zaman zaman “asri süpürge” olarak boy gösterir.5 Yüzyılın teknolojisi olarak anılan elektrikli süpürgeye atfedilen dönüştürücü güç, ev ve ev işi ile sınırlı kalmaz. Yedigün dergisinde N.R. mahlaslı yazara ait “Süpürge Deyip Geçiyoruz” başlıklı bir yazıda ifade edildiği üzere “[s]üpürge bir telâkkinin, bir hayat ve yaşayış tarzının bütün mefhumunu içinde taşır” (1944: 9). Yazıda elektrikli süpürge ve çalı süpürgesi arasındaki fark, topyekûn bir medeniyet farkı ile açıklanır. Diğer bir deyişle süpürge ile elektrikli süpürge arasındaki fark, çalı süpürgesini tanımayan Batılı kadın ile “iki büklüm olmak ve bir sürü toz yutmak mecburiyetinde” olan Doğulu kadının iş görme ve yaşam tarzları arasındaki uçurumla özetlenir (N.R., 1944: 9). Kısacası elektrikli süpürge eski ve yeninin, geleneksel ve modernin, Batı ve Doğu’nun çatışma alanında konumlanmaya çalışan bir kadının elinde işler. Yeni ve çağdaş olanın üstünlüğüne işaret eden elektrikli süpürgenin yalnızca haneleri değil, arkada bırakılmak istenen bir geçmişi de süpürerek medeniyete giden yolu temizlemesi beklenir.
Çağın temizlik gereci olarak Türkiye’ye giriş yapan elektrikli süpürge ile tanışıklık, pek çokları için gazete ve dergi sayfalarındaki reklamlarla sınırlı kalır. İthal ürünlerin pahalılığı ve elektrik enerjisinin ülke çapında yaygınlaşmamış olması, elektrikli süpürgeyi varlıklı bir azınlık dışındaki kitleler için erişilmez kılar. Reklam metinleri, elektrikli süpürgenin verimli ve pratik yanlarını anlatsa da; reklam imgeleri kentli, orta sınıf çekirdek aileyi idealleştiren yaşam tarzı temsilleri olarak işlev görür. Müreffeh hanelerde, şık giyimli kadınları, ellerinde elektrikli süpürgeyle zahmetsizce temizlik yaparken resmeden reklamlar, ürünün vaat ettiği konforlu ev işinin sınıfsal sınırlarına da işaret eder. Bu sınırlılık Serkan Delice’nin (2007) aktardığı, Ameli Elektrik dergisinde yayımlanan bir karikatürde en berrak ifadesini bulur. Karikatürde ev sahibesi, hizmetçiye, yere serili ayı postunu temizlemesi için elektrikli süpürgeyi getirmesini söyler. Ne istendiğinden bihaber hizmetçi geri döndüğünde, elinde bahçıvanın kullandığı bahçe aletlerinden biri vardır. Böylece elektrikli süpürge, modern bir temizlik gereci olarak değil de; tıpkı temizlenecek ayı postu gibi bir gösteriş nesnesi olarak hicvedilir (Delice, 2007).
Neredeyse 1990’lu yıllara kadar erişilmez kalacak elektrikli süpürgenin teknik ve teknolojik özellikleri, hayalleri tetiklemek kadar yıkmaya da yarar. Atıf Yılmaz’ın yönettiği 1970 yapımı Karagözlüm filminde hayal kırıklığı, cihazın aracı olduğu sınıf çatışmalarına işaret eden bir hikâye içinde ortaya çıkar (Erdoğan, 1998: 268). Film, bir balıkçının kızı olan Azize’nin bir müzikhol sahibi tarafından keşfedilerek ünlü bir şarkıcı olmasıyla sosyal basamakları tırmanmasını konu edinir. Şarkıcı olduktan sonra modern bir villada yaşamaya başlayan Azize’nin ev işlerini, hizmetçiler görür. Bir gün, elektrik kesintisi nedeniyle temizliği yarıda kalan hizmetçi, elektrikli süpürgeye, “Daha beter ol e mi, kör olası. Fiyakana bakan da seni bir şey sanır. Bizim emektar süpürgeye muhtaç oldun ya düdük,” diye çıkışır. İçeriden ne olur ne olmaz diye yanında getirdiği çalı süpürgesini kapıp gelen temizlikçi kadının teknoloji yergisi, Aksu Bora’nın (2005) ücretli ev işi vasıtasıyla sınıf ve cinsiyet farkının kurulmasını anlattığı kitabı Kadınların Sınıfı’nda değindiği gibi, alt sınıftan kadının toplumsal statüsünü yükseltmek için kullandığı bir iktidar aracı gibi işler.
“İki süpürgenin [kapışmasının] elektriklinin galibiyeti ile [sonuçlandığı]” 1990’da, Milliyet gazetesinde yayımlanan “Süpürgelere de El-Fatiha” başlıklı bir haberle müjdelenir. Elektrik altyapısının yetersizliği, pahalılık, ithalat kısıtlamaları gibi nedenlerle galibiyeti neredeyse yarım asır ertelenen elektrikli süpürgenin zaferi “binlerce ev kadınından biri olan Aynur Hanım”ın özensiz temizlik kıyafetleri içinde havaya kaldırdığı elektrikli süpürge sapıyla ilan edilir. Ancak, haberde konu edildiği üzere, teknolojik ilerleme bu sefer de senelerdir çalı süpürgesi yapıp satarak geçinen süpürgecilerin emeğini tehdit etmektedir. Röportaj yapılan süpürgecilerden biri, eskisine nazaran gözle görülür şekilde azalan satışlara rağmen ayakta kalabilmelerini Anadolu’da devam eden talebe bağlar (Süpürgelere de El-Fatiha, 1990).
GırGır süpürgeleri ise çalı süpürgesi ve elektrikli süpürgenin arasındaki rekabete getirilen yerli bir alternatiftir. Elektrik kullanımı gerektirmemesi nedeniyle bu süpürgeler hizmetçilere, kentte bekâr ve yalnız yaşayan erkeklere önerilir.6 GırGır, elektriklendirilmesi tamamlanmamış kırsal kesimler için elektrikli süpürgeye kıyasla daha ekonomik bir çözüm olarak tanıtılır. Teknolojik ilerleme Türkiye’yi Batıdan ayıran bir fark olmaktan çıksa da, Türkiye’nin batısı ile doğusu, kenti ve köyü arasındaki yarığı derinleştirmeye devam eder.
Tozla Amansız Mücadeleye Rasyonel Bir Vaat
Modern ve geleneksel, eski ve yeni ikilikleri, elektrikli süpürgenin toplumsal anlamının inşa edildiği eksenlerden sadece birkaçıdır. Hem bir pratik hem de bir kavram olarak temizlik, elektrikli süpürgenin teknolojik ve estetik olarak biçimlenmesinde göz ardı edilemeyecek bir rol oynar. 19. yüzyıl sonunda değişmeye başlayan temizlik anlayışının ürünü olan elektrikli süpürge, temizliğin ve kirin kültürel ve sınıfsal farklarına da ışık tutar. Hatta, elektrikli süpürgenin daha soyut bir bağlamda, ahlaki temizlik ve saflığa gönderme yapacak farklı temsillerine de rastlanır.
Elektrikli süpürge temizlik ile olan bu çok katmanlı bağını, yine çalı süpürgesi karşıtlığı üzerinden kurar. 20. yüzyıla doğru mikrop teorisinin ortaya çıkışı, Ellen Lupton ve J. Abbott Miller’ın (1992) “eleme süreci” olarak adlandırdıkları dönüşümü tetikler. Evler, kir ve toz kaynağı olarak görülen fazlalıklardan arındırılmaya başlar. O zamana değin dekorasyonda yaygın olarak kullanılan süsleme ve gravürler, tozu toplayan potansiyel bir tehdit olarak görülür ve yerini, “gözeneksiz malzemelerin, düz yüzeylerin ve yuvarlatılmış köşelerin” hakim olduğu yalın bir tasarım diline bırakır (Lupton ve Miller, 1992: 2). Temizliğin bu yeni görünümü Türkiye’de de modern evin karakteri olarak benimsenir. Yakup Kadri’nin Ankara romanının kahramanlarından Hakkı Bey’in, “[k]öşeleri baştan başa camlı, kapıları lakeden ve tavanları gizli elektrik enstalasyonlarına göre oyuk binaların ilki” (2004: 130-131) olan kübik evi, modern dekorasyon anlayışının keskin bir tasviridir. Hakkı Bey’in evine hakim olan “soğuk bir klinik parıltısı” (Karaosmanoğlu, 2004: 131) idealize edilen steril temizlik anlayışını simgelerken, “kozmopolit modernizmin en olumsuz yönlerini niteleyen yabancılaşma[ya]” da gönderme yapar (Bozdoğan, 2003).
Laboratuvar analojisi, 1930’lu yılların modern evini bilimsellik çerçevesinde inşa ederek geleneksel muadilinden ayırır (Bozdoğan, 2001: 216). Dönemin ev idaresi kitaplarında da benzer bir anlayış gözlenir. Örneğin Hilmi Yolaç, İdeal Kadın: Ev İşleri Ekonomi ve Teknolojisi adlı kitabında “kederli ve kasvetli” (1946: 80) geleneksel evin karşısına “çeşitli teknik bilgilerin bir arada yürütüldüğü laboratuvar veya atölye” olarak tanımladığı modern evi koyar (Yolaç, 1946: 3). Bilimsel ev idaresinin öğretildiği Kız Enstitüsü’nde okutulan bu kitapta ya da dönemin diğer kaynaklarında, henüz elektrikli süpürge kullanımına yönelik tavsiyeler yer almaz. Bunun yerine, Christine Frederick’in 1800’lerin sonlarında Taylorist zaman etüdünü ev işine uygulayarak her iş için “en iyi tek yolu” tanımlayan (Hessler, 2002: 169) rasyonel ev idaresi teknikleri öğretilir.
Rasyonel ev işi öğretisi, orta sınıf hanelere “düzen, akılcılık ve disiplin” aşılayarak daha verimli olmanın yollarını gösterir (Navaro-Yaşın, 2000: 57). Dönemin popüler ev ve kadın dergilerinde de yer bulan rasyonel temizlikte, çalı süpürgesinin yeri yoktur. Örneğin Hayat dergisi, “Süpürgeniz sizin için tehlikeli olabilir” (1959: 36) başlıklı yazıda, ev temizliğinde kullanılan vasıtaların en basiti olan süpürgenin sessiz, sedasız ve munis duruşuna rağmen, ortaya saçtığı tozlar nedeniyle nefes darlığı, egzama, anjin ve ürtiker hastalıklarına zemin hazırlayarak etrafa tehlikeler saçan bir silah olduğu konusunda uyarıda bulunur. Hoover, halıları çalı süpürgesi ile temizlemenin ve geleneksel yöntemlerle dövmenin yetersizliğini öne sürerek döverek süpüren modelini tanıtır.7 1970’li yıllarda popülerleşen “Ho Ho Hoover, süpürür döver” reklam cıngılı ile aklımıza kazınan dip temel temizlik anlayışına göre elektrik süpürgesinin halılardan perdelere, zeminden tavana, kitaplardan kıyafetlere temizleyemeyeceği bir şey yoktur.8 İlerleyen zamanlarda elektrikli süpürgelere, cilalama, yıkama gibi işlevler de eklenerek temizlik iyice derinleştirilir. Bilime dayanan temizlik anlayışı, halı katmanları arasında gizlenen kir ve tozların mikroskobik görüntüleriyle ve süpürgenin çalışma prensibini açıklayan, emiş gücüne vurgu yapan metinlerle vurgulanır.9
1990’lardan itibaren temizlik, en doğru yöntem ve araçlarla yapılacak akılcı bir iş olmaktan çıkarak, keyif alınacak bir etkinlik olarak temsil edilmeye başlar. Teknolojik yeniliklerle gücü artan, çeşitlenen uçlarıyla her yere erişmeyi mümkün kılan, sapları bükülerek koltuk altlarına rahatça girebilen süpürgelerin temizliği iş olmaktan çıkaracak denli kolaylaştırdıkları iddia edilir. Ev işini dans edercesine yapmayı sağlayacak, bir yandan da canlı renkleriyle ruha iyi gelecek, halı yıkama özelliği ile temizlik yaparken “İngilizce şarkı [söyletecek]” süpürgeler,10 temizliği kolaylaştırırken ardındaki emeği de görünmezleştirir. Elektrikli süpürgelerin sessizleşmesi de temizliğin daha pratik, keyifli11 ve rahatsızlık vermeden “özgürce”12 yapılan bir eyleme dönüşmesini muştular. Artık elektrikli süpürgeyle temizlik yaparken “bağırmaya gerek kalmadan rahatça sohbet edebilmek,”13 “dergi okumak,”14 hatta “satranç oynamak”15 bile mümkündür. Süpürge tozlarla birlikte, işin yükünü ve telaşesini ortamdan uzaklaştırır. Süpürgenin sessizliği ve gücü işgöreni emeği ile birlikte ortadan kaybederek keyif ve huzuru tesis eder.
Süpürgenin Cinsiyeti ve Sınıfı
Süpürge, toplumsal hayatta bazen uğur, bereket; bazen de uğursuzluk getirdiğine inanılan bir nesnedir ve çeşitli adetler, gelenekler ile doğum, evlilik ve ölümle ilgili ritüellere konu olur (Şenesen, 2011: 64). Bu gelenek ve ritüellerin merkezinde ise kadın vardır. Alevilikte, süpürgecilik (ferraşlık) cemdeki on iki hizmetten biridir. Süpürgeci, cem yapılırken cemevinin temizliğinden sorumludur. Bu vazifeyi üstlenenlerin –zorunlu olmamakla beraber– çoğunlukla kadınlar olması, Alevilikte kadının yeri tartışmalarına16 sıkça konu olarak toplumsal hayatta süpürgenin cinsiyetine ilişkin söylemler hakkında da bize fikir verir.
Edirne yöresinin aynalı süpürgesi, kapısında asılı olduğu evde evlilik çağında bir kız olduğuna ya da çeyizinde bulunduğu kadının temiz ve titiz olduğuna işaret eder. “Saçını süpürge etmek” deyimiyle dilimizde yer eden süpürge, kadına atfedilen görev ve yükümlülükler kadar bunların icrasında önem taşıyan fedakârlık, sevgi ve sabır gibi idealleştirilmiş nitelikleri de imler. Bazen bunun tam tersi de geçerlidir. Akşam gazetesinden Hikmet Feridun Es (1941: 3), “Faraş!” başlıklı yazısında, Türkiye’de eskiden süpürge ve faraşın evlerde adi eşyadan addedildiğini ve birine süpürge ve faraş hediye etmenin “Sen bir sokak süpürgesisin!” anlamına gelen bir hakaret olduğunu alıntılar. Öte yandan, popüler kültürde süpürgeleri üzerinde uçarken resmedilen siyah pelerinli cadılar ise kadının tehditkâr gücüne işaret eder. “Kadınları ya masum ya da kötü, fedakar melekler… ya da şeytani baştan çıkarıcılar olarak kutuplaşmış terimlerle gören” gelenek (Wosk, 2001: 79), süpürge özelinde de kendini tekrar eder. Teknolojik ilerleme söz konusu olduğunda kadınlara karşı takınılan bu çelişkili tutumun temelinde, yeniliklerden faydalanan kadınların geleneksel rollerini inkâr ederek yozlaşacakları korkusu yatar. “Süpürge deyip geçiyoruz” yazısı bu çelişik tutumun net bir ifadesidir. Geleneksel çalı süpürgesini medeniyetin önünde bir engel olarak tanımlayan yazı, yeni toplumda kadının yükselmesini de çalı süpürgesinden kurtulmasına bağlar (N.R., 1944: 9). Süpürgeden kurtulmakla kastedilen ise, gerecin temsil ettiği görev ve sorumlulukları da bir kenara bırakmak değildir. Kadının üzerinden atması gereken yük, çalı süpürgesinin zahmeti ve eziyetidir.
Böylece elektrikli süpürge yeni cumhuriyetin kadınını, Batılı hemcinslerine denk, modern iş görme ve yaşam biçimine eriştirecek bir alternatif olarak ortaya çıkar. “Süpürgenin esiri olmayın” diye pazara giren elektrikli süpürgenin en öne çıkan iddiası, temizliği daha verimli ve pratik hale getirerek kadının zamanı ve enerjisinden tasarruf etmektir.17 Reklamlar, kadınların sosyal ve politik alanda edindikleri hakları, ev işinden özgürleşme vaadiyle tüketici söylemine tercüme ederler (Sugg-Ryan, 2007). Ne var ki elektrikli süpürgenin sunduğu özgürlük alanı ev ile sınırlıdır. Elektrikli süpürge, temizlikten başka işe vakti kalmayan annelerin ilgisiz kalan çocuklarından çaldıkları zamanı onlara iade eder,18 bitmeyen temizlik yüzünden “bazen evden kaçacağı [gelen]” kadınları19 yeniden yuvalarına bağlar. 1950’li yıllarda Türkiye’de kendisini iyice hissettiren Amerikan kültürü, elektrikli süpürge reklamlarına Hollywood yıldızı olma hayali kuran kadın imgeleriyle sirayet eder. İhtiyatlı bir şekilde “yıldız olmak herkesin harcı değildir,” diye hatırlatılan kadın, temizlikten arta kalan zamanı gezip eğlenmeye ayırabileceği vaadi ile teselli edilir.20
Amerika, yalnızca kadınların hayallerini süsleyen yaşamların değil; aynı zamanda hayatı kolaylaştıran yeniliklerin de kaynağı olarak karşımıza çıkar. “Amerikan tipi hizmetçiler” (1947: 15) diye anılan elektrikli süpürgeler, hizmetçi derdini ev işini kolaylaştırarak ortadan kaldıran en son yenilik olarak tanıtılır. Geniş ailelerin yaşadığı, hizmetçi olmayan hanelerde elektrikli süpürge, ev işlerini üstlenen gelin ve yaşça küçük diğer kadınların ikamesidir. 1941’de Akşam gazetesinde yer alan karikatür, memnuniyetsiz bir şekilde yerleri süpüren kadını görünce bir elektrikli süpürge satın almayı salık veren kişiye, “O da olmaz, bu sefer gelin alınır.” diye karşı çıkan kayınvalideyi resmeder.21 Hizmetçi sorunu ise dürüstlük, uysallık, itaatkârlık ve mahremiyet gibi ahlaki değerler üzerinden tanımlanan bir yozlaşma ile gündeme gelir. Vâlâ Nurettin’in (1946: 5) “modern hizmetçi” diye adlandırdığı, “büyük şehirlerde, ortanca kasabalarda, kalburüstü ailelerin başlıca dedikodu mevzuunu teşkil [eden]” kadınlar, işlerini savsakladıkları gibi cilveli halleriyle yuvanın huzurunu da tehdit eden bir sorun olarak görülür. Ağırbaşlı ev sahibesinin iki seçeneği vardır: Ya dejenere hizmetçi ile yoluna devam edecek ya da insani kusurlardan ve zaaflardan kaynaklanan olası tüm sorunları ortadan kaldıran elektrikli süpürgeye sahip olarak işini kendi görecektir. Evde ahlaki bir temizliği de vaat eden elektrikli süpürge, böylece iki farklı sınıftan kadınlığı da birbirine karşıt olarak tanımlar. Reklamlar da hizmetçi analojisinde ifade bulan karşıtlığı sürdürerek bu ayrımı derinleştirir. Elektrik süpürgesinin konforundan faydalanmayan kadınlar, başları bağlı, pespaye kıyafetler içinde kaba saba resmedilirken; elektrikli süpürge sahibi kadınlar zarif ve çekicidir.22
Çekicilik, elektrikli süpürgenin pazarlanmasında en sık başvurulan söylemdir ve iki ayrı uçta yer alan anlamları çağrıştırır. Çekici olarak tanımlanan cihazın kendisi, kadınsı bir güzelliğe referans verirken, çekiş gücünü ima eden çekicilik ise eril güce işaret eder. Türkiye’de 1960’larda satışa sunulan Gırgır, “GırGır süpürgeleri zariftir” sloganıyla pazarlanır.23 Aynı dönemde elektrikli süpürge ile süpürme işi ise kadın zarafetiyle yapılan bir eylem olarak ele alınır.24
Elektrikli süpürgenin eril güç ile ilişkilendirildiği en popüler tasarım, 1980’lerde İngiltere’de Numatic tarafından satışa sunulan sevimli, insansı yüzüyle ve yüksek vakumlama gücüyle Henry The Vacuum Cleaner (Elektrikli süpürge Henry)’dir.25 1997’de Henry’nin ilk kadın elektrikli süpürge modeli Wendy, kısa süreliğine piyasaya sürülür.26 Akabinde tamamen aynı fonksiyonlara sahip tek kız kardeşi pembe renkli ve kirpikli Hetty modeli satışa sunulur. Henry’nin farklı güçlü fonksiyonlara sahip, yine erkek isimleri ile anılan çok sayıda kardeşi bulunur. Türkiye’de ise 1990’larda Vestel elektrikli süpürgelerini, “çekici güç” olarak tanıtır.27 2010’lardan itibaren elektrikli süpürgeleri, araba analojileri28 ile gördüğümüz kadar, bu süpürgelerin Swarovski kristali ile süslenmiş modellerine de rastlarız.29
Elektrikli süpürge ile erkekler arasındaki mesafe, önce süpürme işinin kullanılan cihazlarla daha sessiz sedasız hale gelmesi, sonrasında ise kadınların toplumsal hayatta kazandığı haklarla cinsiyetçi iş bölümünün sorgulanmaya başlanması ile giderek azalır. Çoğunlukla erkeğin huzurunu kaçıran bir eylem olarak tasvir edilen süpürme edimine karşılık hanenin mutluluğunu tesis eden süpürge teması, 1960’larda mekanik el süpürgesi markalarının isimlerinde de kendine yer bulur. GırGır ve Huzur adlı süpürgeler ev ahalisinin keyfini kaçırmadan sessizce temizlik yapmayı mümkün kılmak ve evde süpürgenin yarattığı rahatsızlık nedeniyle çıkan aile içi çatışmaları engellemek gibi vaatlerle tüketiciye tanıtılır. “GırGır giren evde dırdır olmaz,” “GırGır girdi dırdır bitti” sloganlarının yer aldığı reklamlarda evin erkeği tarafından satın alınan GırGır süpürgeleri, kent apartman hayatındaki karı-koca30 ve gelin-kayınvalide31 arası çatışmaları sona erdirirken; cinsiyetçi kalıpları yeniden üretir. Elektrikli süpürgelerin olduğu hanelerde ise temizlik esnasında evde oturacak yer bulamayan, maç izleme keyfi bölünen, gürültüden dikkati dağılan erkekler,32 huzuru elektrikli süpürgenin giderek azalan sesi ile bulur.33
Çok yakın zamanlara kadar erkeklerin temizlik yapması ancak mizah konusudur. 1946 yılında Ev-İş dergisinde yayımlanan karikatürde, bir oğlan çocuğu komşusu olan yaşlı kadından babası için tavan süpürgesi ister.34 Babanın pazar günü süpürge ile evde temizlik yapması alay edilecek bir mesele olarak resmedilirken; apartmanlarda temizlik yapan kapıcıların ya da sokaklarda çalı süpürgeleriyle çöpleri temizlik işçisi erkeklerin elinde süpürge sakil durmaz. Erkekler, elektrikli süpürgeyi de ilk olarak yine sokakta, 1960’lı yıllarda arabalarını temizleyerek kullanmaya başlar.35 2000’li yıllarla birlikte dikey süpürge ya da el süpürgesi gibi modelleri olan şarjlı süpürgelerin yaygınlaşmasıyla erkeklerin evde de süpürge kullanması yavaş yavaş normalleşir.36 2017 yılında AÇEV’in İlk İş Babalık kampanyası kapsamında gerçekleştirilen Türkiye’de “Babalık Anları” fotoğraf sergisinde, çocuklarıyla oyun oynarken bir yandan dikey süpürge ile evi temizleyen babalara yer verilir.37 Şarjlı süpürgelerin anlık temizlik ihtiyacını giderecek kısa çalışma süreleri, erkeklerin temizliğe ısınma turları için idealdir. Elektrikli süpürge reklamlarında ürünün gücünü ve performansını önce çıkaran tekno-bilimsel söylemler ve ürünü teknolojik bir gereç olarak cisimleştiren tasarım dili de bu ilişkinin sıkılaşmasında rol oynar.
İlerlemeci bir çizgide elektrikli süpürgenin bir adım sonrasına yerleşen robot süpürge, bu asırlık hikâyede yeni bir fasıl olduğu kadar onu tekrar da eder. Daha ileri bir teknolojiyi imlemek üzere, süpürgenin önündeki elektrikli takısı, robot ile ikame edilmiştir. Ancak, robot benzetmesi elektrikli süpürgeler için pek de yeni değildir. Henüz 1935’te Yedigün’de çıkan bir yazıda robotların ille de “insansı biçimde bir makina” olarak tahayyül edilmemesi gereği anımsatılır ve hâlihazırda “modern evlerde muhakkak birkaç robota tesadüf [edilebileceği]” söylenir (Riza, 1935: 10). Simtel, 1980’lerin sonuna doğru çıkan elektrikli süpürgesinden, nerenin temizleneceğine karar veren, toz torbası dolunca uyaran bir robot olarak bahseder.38 Bilgisayarlı robot süpürgeler ise yine 1980’li yıllarda çoktan müjdelenmiştir (Modası Geçmez, 1983: 1). Temizliğin emek yoğun niteliğini neredeyse tamamen ortadan kaldırma vaadindeki robot süpürgelerin elektrikli süpürgeleri tamamen ikame edip edemeyeceğini öngörmek için henüz erken. Robot süpürgeler şimdilik sadece bir arzu, merak ve endişe kaynağı. Amerika’da robot süpürge kullanıcılarıyla yapılan etnografik bir çalışmadan elde edilen verilere göre ürün, kendisine yüklenen yüksek beklentilerin gölgesinde değerlendirilir (Forlizzi & DiSalvo, 2006). Ancak beklentiler, süpürgenin fonksiyonel özelliklerindense; öğrenme gibi robotik becerilerine yoğunlaştığından, robot süpürge henüz yeterince tatmin edici bulunmaz. Ancak bu eksiklik, robot süpürgeler ile duygusal bir bağ kurulmasına da engel olmaz. Elektrikli süpürgelerden farklı olarak robot süpürgeler, girdikleri evlerde kişileştirilerek çeşitli isimlerle adlandırılır, hatta süpürge ile konuştuğunu ifade eden kullanıcılar da vardır (Forlizzi & DiSalvo, 2006). Bir gündüz kuşağı programında tanıştığımız Asuman’ın hikâyesinde de robot süpürge, velayeti ebeveynler arasında çekişmelere yol açan bir aile ferdi olarak karşımıza çıkar.39 Terk edilen eşin, zamanında Asuman’ın gönlünü etmek için masrafa girip aldığı robot süpürge, ayrılık sürecinde en son Asuman’ın annesinin evinde kalır ve anne kesin bir dille süpürgeyi kimselere vermeyeceğini söyler. Robot süpürgeyi bu denli kıymete bindiren, pahası ve maharetinin yanında huzur kaçıran bazı özellikleri de vardır. Evin içinde sürekli görüntü alarak yolunu bulan robot süpürgelerin yarattığı mahremiyet kaygısı, onları uysal ve ağırbaşlı hizmetkârlar olarak hayatımıza giren elektrikli süpürgeler kadar güvenilir kılmaz.
Sonsöz
Bilimsel gelişmeler sonucunda yeniden tanımlanan hijyen ve temizlik anlayışının doğurduğu bir çözüm olan elektrikli süpürgenin Türkiye’deki tarihi, 1930’larda elektrik çağının bir gereci olarak ilerlemeci bir söylemle başlar. Elektrikli süpürge, çağdaş bir konfor vasıtası ve modernlik göstergesi olarak girdiği hanelerde ev işini, toplumsal cinsiyet rolleri ve sınıfsallıkla iç içe geçerek yeniden tanımlar. Rasyonel temellere oturtmaya çalıştığı ev işini giderek sevgi, fedakârlık ve keyif gibi daha duygusal bir zeminde tanımlarken; ilericilik vaatlerini terk etmez. Günümüzde bu vaatler, malzeme ve üretim teknolojilerindeki yeniliklerden olduğu kadar dijitalleşme ile gelen olanaklardan da beslenir. Toz torbasız, az yer kaplayan, devrilince kendi kendine düzelen, topladığı partikülleri sayıp sınıflandırarak istatistiksel bir grafik halinde görselleştiren elektrikli süpürgeler, tozlarla olan amansız mücadeleyi bilimsel bir zemine oturtmaya devam eder. Teknolojik ilerlemeler ile evrilmeye devam eden elektrikli süpürgenin temizliği ne kadar ıslah edebildiği ise şüphelidir. İş yükünü azaltarak, kadınları ev işlerinden özgürleştirmeyi vaat eden elektrikli süpürgeler, çoğunlukla temizliğin emek yoğun niteliğini görünmez kılar. Yerini sağlamlaştırmak için orta sınıf kadına, ev işlerini gönüllü olarak üstlenmesi yolunda bilimsel, sınıfsal ve kültürel gerekçeler sunmaya devam eder. Elektrikli süpürgenin şayet bir cinsiyeti varsa o da, mevcut toplumsal cinsiyet kalıplarını ve sınıf ilişkilerini yeniden üreten bir anlayışla kurgulanmaya devam eder. Zarafet, güç, performans, pratiklik, sessizlik gibi özellikleri sınırlı bir otonomlukla birleşerek robot süpürgeye de aktarılır. Robot süpürgenin evi, ev işini ve süpürgenin toplumsal anlamını nasıl dönüştüreceği ise ilerleyen yılların konusu olacaktır.
“Elektrikli Aletler Dönüşen Hayatlar” atölyemize “süpürge” nesnesi yazarlarımız Bahar Emgin ve Esra Atalay Tuna da konuk olmuştu. Atölyede icatlarından bugüne değin gündelik hayatımızın ritmini değiştiren elektrikli aletlerin politik, sosyal ve kültürel anlamları üzerine konuştuk. Küresel kapitalizmin aktörleri tarafından uygarlığın bir öznesi, endüstriyel ilerlemenin ve ekonomik kalkınmanın katalizörü olarak sunulan elektrik teknolojisinin ve onun maddi kültürünün kamusal ve ev içi alanlarda tüketim/yaşam alışkanlıklarımızdan başka zaman-mekân algımızı da nasıl dönüştürdüğünü, sınıf, etnisite ve cinsiyet bazlı toplumsal eşitsizlikleri nasıl yeniden ürettiğini tartıştık.
Amerikan tipi hizmetçiler. (1947, Haziran 22). Yedigün.
Bahadır, İ. (2004). Alevi-Bektaşî inancına göre kadın. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, 32.
Bora, A. (2005). Kadınların Sınıfı: Ücretli Ev Emeği ve Kadın Öznelliğinin İnşası. İstanbul: İletişim.
Bozdoğan, S. (2003). Modern yaşamak: Erken Cumhuriyet kültüründe kübik ev. https://v3.arkitera.com/diyalog.php?action=displaySession&ID=60&aID=552
Bozdoğan, S. (2001). Modernism and nation Building: Turkish architectural culture in the early Republic. Singapore: The University of Washington Press.
Delice, S. (2007). Elektrik, Modernleşme ve Kamusal Alan: Silahtarağa Elektrik Santrali’nin dönüşümü ve Santral İstanbul. (Yayınlanmamış Proje). İstanbul: Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü
Erdoğan, N. (1998). “Narratives of resistance: National identity and ambivalence in the Turkish melodrama between 1965 and 1975,” Screen 39(3), 259-271.
Es, H.F. (1941, Şubat 4). Faraş!. Akşam.
Forlizzi, J. & DiSalvo, J. (2006). Service robots in the domestic environment: A study of the Roomba vacuum in the home. HRI ’06: Proceedings of the 1st ACM SIGCHI/SIGART conference on Human-robot interaction. USA: Salt Lake City, Utah. https://www.cs.cmu.edu/~kiesler/publications/2006pdfs/2006_service-robots-roomba.pdf
Forty, A. (1992). Objects of desire: Design and society since 1750. New York: Thames & Hudson.
Gantz, C. (2012). The vacuum cleaner: A history. Jefferson, North Carolina & London: McFarland & Company Inc.
Karaosmanoğlu, Y.K. (2004). Ankara. İstanbul: İletişim.
Lupton, E. & Miller, J.A. (1992). The Bathroom, the kitchen, and the aesthetics of waste: A process of elimination. Dalton: Studley Press.
Modası geçmez. (1983, Temmuz 25). Cumhuriyet.
Navaro-Yaşın, Y. (2000). “Evde Taylorizm:” Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında ev işinin rasyonelleşmesi (1928-40). Toplum ve Bilim, 84, 51–74.
N.R. (1944, Şubat 28). Süpürge deyip geçiyoruz. Yedigün.
Riza, Ö. (1935, Ocak 30). Robotlar devrine artık girdik. Yedigün.
Schwartz Cowan, R. (1976). The industrial revolution in the home: Household technology and social change in the 20th century. Technology and Culture, 17(1), 1–23.
Şenesen, R.O. (2011). Çukurova halk kültüründe süpürge ile ilgili inanışlar ve uygulamalar. Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi, 9, 64-79.
Sugg Ryan, D. (2007). The vacuum cleaner under the stairs: women, modernity and domestic technology in Britain between the wars. Design and Evolution: The Proceedings of the Design History Society. Hollanda: Delft University of Technology. http://repository.falmouth.ac.uk/514/.
Süpürgelere de El-Fatiha. (1990, Nisan 1). Milliyet.
Süpürgeniz sizin için tehlikeli olabilir. (1959, Temmuz 4). Hayat.
Ünlüsoy, K. (2009). Alevi-Bektaşî geleneğinde kadına bakış denemesi. Mezhep Araştırmaları II/2(Güz 2009), 55-90.
Üstten, A. U. (2014). Türk romanında Alevi ve Bektaşi kadın algısı. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi, 71, 197-208.
Vâlâ Nurettin. (1946, Mart 17). Modern Hizmetçi. Yedigün.
Varhoff, K. (1999). Söylemde ve hayatta Alevi kadına kısa bir bakış. Tarihi ve kültürel boyutlarıyla Türkiye’de Aleviler, Bektaşiler, Nusayriler. İstanbul: İslami İlimler Araştırma Vakfı.
Wosk, J. (2001). Women and the Machine: Representations from the Spinning Wheel to the Electronic Age. Baltimore & London: The Johns Hopkins University Press.
Yolaç, A. H. (1946). İdeal Kadın: Ev İşleri Ekonomi ve Teknolojisi. İstanbul: Marifet.
Kapak görseli: 1870’lerde seyyar süpürge satıcısı, Pascal Sébah’ın satıcılar fotoğraf serisinden. Kaynak: Milli Kütüphane, Kitap Dışı Materyaller Koleksiyonu / 2017 FOTO ALBÜM 1
- Bu yazıda kullanılan medya içerikleri ve görseller, TÜBİTAK 1001 Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı tarafından desteklenen ve yürütücülüğünü Kadir Has Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Defne Karaosmanoğlu’nun yaptığı Türkiye’de Elektrikli Ev Teknolojilerinin Toplumsal Tarihi (1930-2020): Kadınların Gündelik Hayatlarında Modernleşme adlı araştırma projesi kapsamında gerçekleştirilen arşiv çalışmasından alınmıştır. Yazıda referans verilen görsel ve içeriklere projenin online arşivi WWW.EVTEKNOLOJİLERİ.COM adresinden erişilebilir. Görsel içeriklerin sağlanmasına katkıları için proje ekibinden Defne Karaosmanoğlu, Leyla Bektaş, Büşra Eser ve Ramazan Çakmak’a teşekkür ederiz.
- Aspīro. (t. y.). Latin Dictionary. https://www.online-latin-dictionary.com/latin-english-dictionary.php?lemma=ASPIRO100
- Elektrikli süpürge. (t. y.). Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük. https://sozluk.gov.tr
- Yedigün, 8 Ocak 1936, s. 36.
- Ameli Elektrik, Mayıs-Haziran 1933, ss. 57-58.
- Gırgır Reklamı, https://youtu.be/9HbAaqeL2SM?t=172.
- Hayat, 23 Mart 1972, s.27.
- Milliyet, 26 Şubat 1930, s. 7.
- Hayat, Haziran 1952, s.2
- Elele, Temmuz 1995, s.75.
- Lezzet, Haziran 2012, s.14.
- Lezzet, Nisan 2013, s.39.
- Cumhuriyet, 19 Mart 2010, s.14.
- Karaca reklamı, https://youtu.be/EF0XHi4VLGE
- Sofra, 1998, Sayı 31, ss. 2-3.
- Bu tartışmalarda sıkça referans verilen Varhoff (1999: 257) cem törenlerinde kadınların “aşçı,” “sofracı” ya da “süpürgeci” görevleriyle temizlik ve mutfak işlerini yürütmesini toplumsal cinsiyete dayalı bir ayrım olarak değerlendirmektedir. Isparta, Malatya ve Adıyaman’da gerçekleştirilen alan araştırmalarında da kadınların cem ayinlerinde ibrikdâr, sakacı, süpürgeci, lokma hazırlama gibi mutfak ve temizlik işlerinde vazife aldığı bulgulanmaktadır (Ünlüsoy, 2009: 75; Bahadır, 2004: 7). Bazı cemlerde süpürgecinin elinde bir çalı süpürgesi tutarak okuduğu gülbankta “Biz üç bacıydık Kırklar meydanında süpürgeciydik,” demesi bu işin kadınlar tarafından yapıldığını gösterse de (Bahadır, 2004: 6; Üstten, 2014: 200) süpürgeci hizmetinin yer yer erkekler tarafından da yapıldığı, bu hizmetin asıl sahibinin erkek olan Salman Farisî’nin olması ile açıklanmaktadır (Bahadır, 2004: 10). Süpürge hizmetine ilişkin kullanıcılar tarafından paylaşılan güncel online video içeriklerinde ise bu görevi yerine getirenler çoğunlukla kadınlar (https://youtu.be/lbqmYlhq8zs) veya oğlan çocukları (https://youtu.be/P0Mfxa5z7VU) olmaktadır.
- Hafta, 20 Şubat 1953.
- Hayat, Temmuz 1952.
- Hayat, Ağustos 1952.
- Hayat, Ekim 1952.
- Akşam, 01 Şubat 1941, s. 3.
- Resimli Hayat, Temmuz 1952, s. 38.
- Cumhuriyet, 25 Eylül 1961.
- Hayat, 31 Ocak 1963, s.21; Hayat, 26 Ekim 1967.
- https://numatic.co.uk/products/homecare
- https://henrybags.co.uk/blogs/henry-hoover-help/what-is-the-difference-between-henry-hetty-james-charles-george-vacuum-cleaners
- Elele, 1997 Ekim.
- Sofra, 2019-2020 Kış Eki.
- Sofra, 2015 Aralık.
- Gırgır reklam filmi, https://youtu.be/ZfvPQKm2Nzk.
- İlk Gırgır reklamı, https://youtu.be/YwfklnCDMHk.
- Beko reklamı, https://youtu.be/nJLrwLwfW-Y ; Arnica reklamı, https://youtu.be/ddxhwrea0so.
- Stilevs reklamı, https://youtu.be/qvTIOHRTku8; Arnica reklamı, https://youtu.be/vgGsncXSm5I.
- Ev-İş, Mart 1946, s. 21.
- Hayat, 21 Mart 1968, s. 37; Bosch reklamı https://youtu.be/6_etl10eKqE.
- Bosch reklamı https://youtu.be/6_etl10eKqE; Arçelik reklamı https://youtu.be/54Au_NWQFIg; Hürriyet Kelebek, 25 Temmuz 1995, s. 2.
- Türkiye ve İsveç’ten Babalık Manzaraları. (2017). Milliyet. https://www.milliyet.com.tr/pazar/turkiye-ve-isvec-ten-babalik-manzaralari-2470341
- Cumhuriyet, 18 Nisan 1987, s. 3.
- Esra Erol ne diyeceğini bilemedi! Robot süpürge kavgası. https://www.mynet.com/esra-erol-ne-diyecegini-bilemedi-robot-supurge-kavgasi-331343-mymagazin